Kürk Mantolu Madonna
★★★★★Yazar : Sabahattin Ali
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları
| Acz | : | ~Güçsüzlük, beceriksizlik |
| Albümin | : | Az ya da fazla olması karaciğer ve böbreklerde hastalık yapan kan içeriğindeki bir tür protein |
| Alelumun | : | Genellikle |
| Alto | : | Müzikte kadın seslerinin en kalını |
| Amil | : | Etken, sebep, faktör |
| Azamet | : | Büyüklük |
| Bağa | : | Kaplumbağa kabuğuna benzeyen |
| Baron | : | Batı ülkelerine özgü bir soyluluk unvanı |
| Bent etmek | : | Kendine bağlamak |
| Beşer | : | İnsanoğlu, insan |
| Beyzi | : | Oval |
| Cenup | : | Güney |
| Cihet | : | Yön, taraf, yan |
| Değirmi | : | Yuvarlak |
| Delalet | : | Aracılık etme, yol gösterme |
| Dimağ | : | Beyin, zihin |
| Dramaturg | : | Tiyatro yazarı |
| Efrat, -dı | : | Bireyler, fertler |
| Emvali metruke | : | Terkedilmiş, bırakılmış mal |
| Eşraf | : | Bir yerin zengin, ileri gelen, sözü geçenleri |
| Evsaf | : | Nitelikler, vasıflar |
| Fecaat | : | Çok acıklı durum |
| Firkete | : | Bir tür saç tokası |
| Frenk | : | Osmanlıların avrupalı, özellikle Fransızlara verdiği ad |
| Frenk gömleği | : | Yakası kravat takmaya uygun, çoğu uzun kollu, ceket altına giyilen gömlek |
| Garabet | : | Gariplik, tuhaflık |
| Garp | : | Batı |
| Gayrimuayyen | : | Belirsiz, tam belli olmayan |
| Hasretmek | : | Bir şeyin tamamını birine veya bir şeye ayırmak |
| Havali | : | Çevre, yöre, dolay |
| Hımbıl | : | Uyuşuk, tembel |
| Hicap | : | Utanma, sıkılma |
| Hikmet | : | Gizli sebep 2)Bilgelik |
| Hodbinlik | : | Bencillik |
| Hulya | : | Tatlı düş, hayal |
| Hülasa | : | Kısaca, özetle |
| Hüviyet | : | Kimlik |
| İçerlemek | : | İçin için öfkelenmek |
| İdadi | : | Eskiden lise derecesindeki okulların adı |
| İhtiyat | : | İleriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma |
| İkinciteşrin | : | Kasım ayı |
| İkmal etmek | : | Tamamlamak |
| İktisat vekaleti | : | Ekonomi bakanlığı |
| İnfial | : | Kızgınlık, öfke |
| İnkisar | : | Gücenme, kırılma |
| İptidai | : | İlkel |
| İptila | : | Düşkünlük |
| İrat, -dı | : | Gelir |
| İstidat, -dı | : | Yetenek |
| İstiğna | : | Nazlı 2)Gönlü tok |
| İstihfaf | : | Küçümseme, hor görme |
| İtidal | : | Mec.Soğuk kanlılık |
| İtiyat | : | Alışkanlık, huy |
| Kabare | : | Çeşitli gösteriler yapılan eğlence yeri |
| Kabil | : | Mümkün |
| Kayın | : | Kayınbirader |
| Kaynata | : | Kayınpeder |
| Kaytan | : | Pamuk veya ipekten ince ip |
| Kof | : | İçi boş, değersiz, bilgisiz |
| Lakayt | : | İlgisiz, aldırmaz, umursamaz |
| Leyli | : | Yatılı |
| Limonluk | : | Sıcak iklim bitkilerinin yetiştirildiği, saydam bir malzeme ile kapalı yer.Sera |
| Mağrur | : | Gururlu |
| Mahrem | : | Sırdaş, yakın akraba |
| Mahut | : | Bilinen, adı geçen |
| Mahzun | : | Üzgün, üzüntülü |
| Maiyet | : | Birinin buyruğu altındaki kimseler |
| Mamulat | : | Yapılmış şeyler |
| Mavna | : | Gemilere ve yakın kıyılara yük taşıyan, güvertesiz, büyük tekne |
| Mavzer | : | Dakikada 6 mermi atabilen askeri bir tüfek türü |
| Mazur | : | Mazeretli |
| Melal | : | Can sıkıntısı, usanç |
| Melankolik | : | Kara sevdalı 2)Hüzünlü |
| Melül | : | Üzgün, boynu bükük |
| Mesih | : | İsa peygamberin adlarından biri |
| Meyan | : | Ara |
| Misyon | : | Bir kimseye veya kurula verilen özel görev |
| Muallim | : | Öğretmen |
| Muayyen | : | Belli, belirli |
| Muharrir | : | Yazar |
| Muhayyile | : | Hayal etme gücü |
| Mukabele | : | Karşılık verme, baş kaldırma |
| Mukadderat | : | Alın yazısı, kader |
| Mukaddes | : | Kutsal |
| Mukallit | : | Taklitçi |
| Mukavemet | : | Dayanım, karşı koyma |
| Muktedir | : | Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten |
| Mutat | : | Alışılmış |
| Muvafakat | : | Uygun görme, kabul etme |
| Muvafık | : | Uygun |
| Muvazene | : | Denge |
| Mücrim | : | Suçlu |
| Müfrit | : | Gereğinden çok, aşırı |
| Münekkit | : | Eleştirmen |
| Münhasır | : | Mahsus, sınırlı |
| Müphem | : | Belirsiz, tam belli olmayan |
| Müreffeh | : | Refah ve varlık içinde yaşayan |
| Müsavi | : | Eşit, denk |
| Müstemleke | : | Sömürge |
| Müsterih | : | Kaygılardan kurtulup, gönlü,içi rahat olan |
| Mütalaa | : | İrdeleme, üzerinde çalışma/düşünme |
| Mütareke | : | Bir süreliğine savaşa ara verilmesi.Ateşkes |
| Müteessir | : | Üzülmüş, üzüntülü |
| Mütercim | : | Bir yazıyı başka bir dile çeviren kimse.Çevirmen |
| Mütereddit | : | Çekingen, kararsız, tereddüt eden |
| Nahvet | : | Kibir, gurur |
| Nakşetmek | : | Mec. Kalıcı ve etkili olmasını sağlamak |
| Nazar | : | Bakış |
| Nebat | : | Bitki |
| Nebatat | : | Her türlü bitkinin örnek olarak yetiştirilip meraklılarına sergilendiği yer.Botanik bahçesi |
| Neşretmek | : | Yaymak, dağıtmak |
| Nevi | : | Tür, çeşit, cins |
| Nikbin | : | İyimser |
| Ondüleli | : | Dalgalı, kıvrımlı |
| Rabıta | : | Bağ, düzen, tutarlık |
| Refika | : | Eş, karı |
| Rıhtım | : | Gemilerin yükleme boşaltma yapabilmesi için akarsu veya deniz kenarı doldurularak yapılmış yapı |
| Sabık | : | Önceki, eski |
| Sahife | : | Sayfa |
| Salahiyet | : | Yetki |
| Salaş | : | Tahtadan yapılma baraka |
| Salim | : | Sağlam |
| Sarih | : | Kolay anlaşılır, belirgin |
| Sefarethane | : | Elçilik |
| Sergerde | : | Kötü işlerde elebaşı |
| Serlevha | : | Yazı başlığı |
| Sökün | : | Birbiri ardına gelmek, görünmek |
| Sükun | : | Durgunluk, dinme, yatışma |
| Şark | : | Doğu |
| Tafsilat | : | Ayrıntılar |
| Tahakküm | : | Zorbalık, baskı |
| Tahkir | : | Aşağılama, onur kırma |
| Tahkiye | : | Anlatım düzeni |
| Tahrif | : | Bozma, değiştirme |
| Talimgah | : | Uygulamalı olarak subay adayı yetiştiren kuruluş |
| Tasavvur | : | Düşünme, zihinde canlandırma |
| Tayyör | : | Ceket ve etekten oluşan kadın giysisi |
| Tebarüz | : | Belirtme, gösterme |
| Tecessüs | : | Merakı gidermeye çalışmak |
| Teessür | : | Üzüntü, üzülme |
| Tefrika | : | Gazete ve dergide birbirini tamamlayan yazı dizisi |
| Tefsir | : | Yorumlama |
| Tekerrür | : | Tekrarlanma |
| Telakki etmek | : | Saymak, öyle kabul etmek, öyle anlamak |
| Temayül | : | Bir taraf yönelme, eğilim |
| Tenkil | : | Düşman veya zararlı kimselerin ortadan kaldırılması |
| Terkip, -bi | : | Birleşim |
| Teşrinievvel | : | Ekim ayı |
| Tevekkül | : | Kadere boyun eğme |
| Tezlil etmek | : | Bir kimseyi aşağılatmak, hakir bulmak |
| Timsal | : | Sembol, örnek, simge |
| Travers | : | Demiryolu raylarının altına enine döşenen, b.arme, ahşap, çelik gibi malzemeden yapılma kiriş |
| Uvertür | : | Operada perde açılmadan orkestranın çaldığı parça |
| Üstat | : | Bilim veya sanat alanında üstün bilgi ve yeteneği olan kimse |
| Vadi | : | Mec. Alan, konu |
| Vazıh | : | Açık, belli |
| Vehim, -hmi | : | Kuruntu, yersiz korku ya da yanlış düşünce |
| Vesvese | : | Şüphe, kuruntu, işkil |
| Yeis | : | Umutsuzluktan doğan üzüntü |
| Zabit | : | Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan subay |
| Zatülcenp | : | Akciğer zarı iltihabı |
