ANA (Yatay) MENÜ

Kitap Sözlüğü > Bonobo ve Ateist


Bonobo ve Ateist

★★★★☆
Yazar     : Frans De Waal
Yayınevi : Metis Kitap
Türkçesi : Aslı Biçen





Agnostik : Bilinemeyeceğini öne süren
Akide : İnanç, inanış
Alameti farika : Ayırıcı özellik
Algoritma : ~Bilinmezi çözmede kullanılan verimli yolun aşamaları
Amfibi : Hem karada hem suda yaşayan hayvanların ortak adı
Amigdala : Beynin, -özellikle korku ve saldırganlık olmak üzere- duyguların kontrolünden sorumlu bölümü
Amniyotik kese : Rahim içinde gelişen bebeğin etrafında bulunan, içi renksiz ve hafif bulanık bir sıvı ile dolu olan zarımsı kese
Ampirik : Yalnızca deneye ve gözlemine dayanan
Anglikan : İngiliz kilisesine bağlı, Katolik ve Protestan arasında orta yol olarak görülen bir Hristiyan mezhebi
Animist : Tüm canlı ve nesnelerin bağımsız bir ruh tarafından yönetildiğine dair ilkel anlayışa dair olan
Anonim : ~Bilinmeyen
Antropolog : İnsanın köken, evrim, biyoloji ve kültürel yönlerini inceleyen bilim insanı
Antwerp : Belçika'nın kuzeybatısında yer alan bir liman kenti olup ülkenin 2. büyük kentidir.
Apartmak : ~Gizlice almak, çalmak
Aquinolu Tommaso : 1225-1274 arası yaşamış, bilgi felsefesi, siyaset, metafizik vs.konularındaki yorumları ile bilinen İtalyan rahip Thomas Aquinas
Argüman : Tez, iddia
Arterit : Atar damar bozukluğu
Aşı boyalı : İçine karışan demirhidroksit miktarına göre pas rengi, kızıl veya koyu buğday renginde kil ile boyanmış olan
Aşkın : Benzerlerinden üstün
Augustinus : MS.354-430 arası yaşamış Hristiyan bir düşünür, ilahiyatçı ve kilisesinin adı
Australopithecine : Günümüzden 5~1 milyon yıl önce Afrika'da iki ayak üzerinde yaşamış, ağız yapısı insanlara benzeyen ve alet kullanmaya başladığı sanılan insanımsı 
Ayetullah : Hz.Ali'nin yolundan gidenlerin (Şii) hiyerarşik olarak en tepesinde olan dini lider
Bağ İşçileri : İncil'in bir bölümü olan Matta'da geçen ve adaletli olmak ile iyi olmanın farklı olabileceğini vurgulayan bir hikaye
Banço : Mandolin ile gitar arası genellikle 5 telli müzik aleti
Baobap : Sıcak iklimlerde yetişen ve yüksekliğine oranla gövdesi çok kalın (çapı 6 m.yi aşabilen) bir ağaç türü
Baptist : İnsanların bebekken değil yetişkin ve inançlı iken vaftiz edilmesi gereğine inanan bir Protestanlık mezhebi
Basiret : Sezme, uzağı görme
Belagatli : Hiçbir yanlış veya eksik yer bırakmayan, yorum gerektirmeyen anlatım
Beytlehem : Kudüs'ün yaklaşık 10 km. güneyinde bulunan ve Hz.İsa'nın doğduğuna inanılan şehir
Bimanal : ~İki elini de kullanması gereken
Bonbon : İçinde tatlı veya hoş kokulu maddeler bulunan ve ağızda kolayca eriyen şekerleme
Burka : Önü görmek için yüz kısmındaki sık kafesi haricinde giyen kişiyi tamamen kapatan çarşaf
Cangıl : Tamamı bitkilerle kaplı büyük orman
Cizvit : İsa Derneği adındaki bir Hristiyan derneğinin üyesi
Columbus : 1451-1506 arası yaşamış, Amerika kıtası kaşifi İtalyan Kristof Kolomb
Conquistador : 16. yy.da yaşamış, Güney Amerika istilacısı İspanyollara verilen ad
Cro-Magnon : Günümüz insanına davranış ve anatomi olarak en çok benzeyen atası
Dalai Lama : Tibet'deki Budistlerin, -öldükten sonra yeni bir bedende yeniden doğarak- ölümsüz olduğuna inandıkları dini lideri
Dawkins : 1941 Kenya doğumlu, zoolog, evrim bilimci, akademisyen İngiliz yazar Richard Dawkins
Demeter : Yunan mitolojisinde tarım ve bereket tanrıçası
Demiurgos : Fiziksel evreni yaratan güç
Deniz Helezonu : Büyük Okyanus'un güneyindeki derin sularda yaşayan kabuklu ve etçil bir deniz canlısı. Notilus
Desise : Düzen, entrika
Dışarlıklı : Taşralı !
Dick Cheney : 1941 doğumlu, 2001-2009 arası başkan yardımcılığı yapmış Amerikalı siyasetçi. Kitapta kötülüğün simgesi anlamında kullanılmıştır.
Dionysos şarap kültü : Yunan mitolojisinde şarap tanrısı Dionysos'u anmak için yapılan ve yerel özellik taşıyan dini tören  
Disleksiya : Beyin işlevindeki bozukluk sebebiyle yazılı kelimeleri kavrama ve tanıma yetisinin bozulması ile kendini gösteren okuma güçlüğü
Dogma : Doğruluğu sınanmadan benimsenen ve bir ideolojinin temeli yapılan iddia
Dogmatik : Her türlü inkar ve kuşkunun üstünde tutulan inanç ilkelerine dayalı düşünce
Doktrin : Öğreti
Dominiken : Hristiyanlığı yayma amacıyla 13. yy.da kurulmuş bir tarikat
Dört başı mamur : Eksiksiz, kusursuz
Duiker : Afrika'da Sahra Çölü'nün güneyindeki ormanlarda yaşayan küçük veya orta boyutta bir antilop türü 
Dük : Bazı devletlerde prensin bir altındaki soyluluk ünvanı
Ekol : Bir bilim veya sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım
Eksantrik : Alışılagelmişin dışında, aykırı
Engizisyon : Ortaçağda (MS. 500-1500) Katoliklerde katı din inançlarına karşı gelenleri cezalandırmak için kurulan kilise mahkemesi
Enstitü : Üniversiteye bağlı veya bağımsız araştırmalar yapan ve bazı durumlarda eğitim de veren araştırma kurumu
Epidemiyolojik : Hastalıkların toplum içindeki dağılımı ve bağlı olduğu etmenleri inceleyen tıp dalı ile ilgili
Erken : ~İlk
Etnik : Aralarında töre, dil ve kültür ortaklığı bulunan
Etolog : Hayvanların davranışlarını doğal çevrelerinde ve deney düzeneğine sokmadan inceleyen bilim insanı
Euthyphro : Filozof Sokrates'in dindarlık konusunda diyaloga girdiği ve kitapta yer aldığından bir önceki cümledeki ikileme ismini veren bir karakter
Evanjelik : Daha çok Protestanların muhafazakar kesiminden olup Hristiyanlığı yaymaya çalışan kimse
Ezoterik : ~Karmaşık ve derin bilgi
Fallus : Erkeklik organı
Falsetto : ~Erkeklerin seslerini normalin dışında tiz, kadın sesine benzer şekilde çıkarmaları
Federal : Birçok kuruluşun birleşmesi ile oluşmuş
Femur : Kalçadan dize kadar olan bacak bölümündeki (uyluk) kemik
Fetüs : Doğacak yavrunun organ taslaklarının oluştuğu zamandan doğuma kadarki olan durumu.Cenin
Fizyon : ~Bölünme
FMRI : Beynin yapısından ziyade çalışma ve fonksiyonlarını izleme imkanı veren MR benzeri ancak daha gelişmiş bir araştırma ve ölçme tekniği
Formaldehit : Kadavrada dokuların bozulmasını önleyen, koruyucu ve dezenfekte edici, keskin kokulu bir gaz.Kitapda sulu çözeltisi kastedilmiştir. 
Formel : Kişilerin hayata atılmadan önce, kanunlara uygun olarak  okul vb. yerlerde resmi olarak aldıkları eğitim
Füzyon : Birleşme, kaynaşma
Galebe çalmak : Üstün gelmek, baskın çıkmak
Gallup : İnsan doğası ve davranışlarını analiz eden, 1935 yılında kurulmuş, Amerika merkezli ve uluslararası bir araştırma şirketi
Genom : Üreme hücrelerinde bulunan ve bazı yeteneklerin yeni bireylere geçmesini sağlayan kalıtımsal yapı
Golyat : MÖ.11.yy.da yaşadığı düşünülen, Davut peygamber ile yapıp kaybettiği düello ile tanınan iri cüsseli bir savaşçı 
Gordiyon düğümü : Efsaneye göre düğümü çözenin dünyaya hükmedeceğine inanılan ve çok sağlam anlamında kullanılan tabir
Groningen : Hollanda'nın kuzeyinde bir kent
Guanyin : Doğu Asya Budizm inancına göre merhamet tanrıçası
Habitat : Doğal yaşam ortamı
Haham : Yahudi din adamı
Harmaniye : Pelerin
Heterozigot : İnsanda her bir özelliği belirleyen ve biri anneden biri babadan gelen gen çiftinin birbirinden farklı olma durumu
Heyhat : Yazık, ne yazık
Heyula gibi : Pek iri, iri yarı
Hezarfen : Pek çok farklı konuda derin bilgiye sahip ya da elinden farklı çok iş gelen
Hibritleşme : ~İki farklı türün birleşmesi
Histerik : Duyu bozukluğu, ruh karışıklığı, çırpınma, kasılma ile kendini gösteren sinir bozukluğuna dair
Hobbesçu : 1588-1679 arası yaşamış İngiliz filozof Thomas Hobbes'a dair... !
Hobbit : Kısa boylu, kocaman ve tüylü ayaklı, şişmanca, kıvırcık saçlı, rahatına düşkün, insanımsı eski bir ırk 
Homin : Modern insan (homo) ile bonobo ve şempanzeleri (pan) barındıran alt memeliler grubu
Homofobik : ~Eşcinsel karşıtı
Homozigot : İnsanda her bir özelliği belirleyen ve biri anneden biri babadan gelen gen çiftinin birbirinin aynısı olma durumu
Homunkulus : Anne rahminde büyüyüp sonrasında doğacak bireyin küçük hali
Hume : 18.yy.da yaşamış, zihin, etik, siyaset ve din felsefesi konuları ile ilgilenmiş İskoç filozof David Hume 
Huşu : Kendi değerini olduğundan aşağıda gösterme, tevazu
Hümanizma : İnsan sevgisi
Hüsnükuruntu : Herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma
Hüsnüniyet : İyi niyet, kötü düşünce beslememe
Hüsnütabir : Hoş olmayan bir şeyin güzel ve uygun bir tarzda ifade edilmesi
İlmihal : Din kurallarını öğretmek için yazılmış kitap
İmge : Hayal
İnfial : Kızgınlık, öfke duyma
İnfibülasyon : Vulva dudakları ve klitorisin kesilip açıklığın büyük ölçüde dikilmesine dair tip3 kadın sünneti
İyi samiriyeli : İncil'de yer alan ve "başka birisi hakkında önemli olanın, yabancı veya düşman bir topluluğa mensup olması değil bana nasıl davrandığı" sonucu çıkarılan bir hikaye
Kadim : Eski, ezeli
Kadiri mutlak : Her şeye gücü yeten
Kakofoni : Ses uyumsuzluğu
Kalvinist : Çalışkanlık, dürüstlük, dünya nimetlerinden uzak durma gibi öğretileri olan bir Hristiyan mezbebinden kimse
Kant : 1724-1804 arası yaşamış Alman filozof Immanual Kant
Kantat : Kahramanlık veya din konularında yazılıp bestelenmiş şiir
Kaptan Cook : 1728-1779 arası yaşamış, Büyük Okyanus'da yaptığı seyirler ve ada keşifleri ile tanınan İngiliz denizci ve kaşif James Cook
Kapuçin : Orta ve Güney Amerika'ya özgü, ortalama 20 yıl yaşayan, görece küçük bir maymun türü
Karma : Herhangi bir eylem ya da düşünce sonucundan her halükarda yapanın etkilendiği, ilahi bir güç olmaksızın kişinin kendini değerlendirdiği öğreti
Kartezyen : Kesin bilgiye sadece akıl yoluyla ulaşılabileceğini, deneyim ve kanıtlanabilirliğin önemsiz olduğunu savunan düşünce sistemi
Katedral : Piskoposluk makamı olan büyük kilise. Baş kilise
Katolik : Papa'yı Hz.İsa'nın bazı yetkilerinin mirasçısı ve dini lider kabul eden Hristiyan
Ketleme : ~Engelleme
Kıymeti harbiye : Değer, önem
Kiduş : Yahudilerin, kutsal Şabat günü (cumartesi) ve diğer dini/kültürel bayramlarını bereketlendirmek için şarap veya üzüm suyuna okudukları dua 
Kinestetik : Fiziksel bir aktivite sonucunda sezme, hissetme 
Kinshasa : Afrika kıtasındaki Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin başkenti
Kistik fibroz : Ebeveynden geçen, akciğer, ter bezi, pankreas, bağırsak vs. organları etkileyen bağ dokusu tümörü
Kitabı mukaddes : Tevrat, Zebur (Eski Ahit) ve İncil'i (Yeni Ahit) barındıran kutsal kitap
Klorofil : Güneş ışığını emerek bitkilerde karbon özümlemesi sağlayan ve bitkilere yeşil rengi veren madde
Kolektif : Birçok kimse veya nesnenin bir araya gelmesi ile oluşan
Korteks : Beyni saran üç tabakalı zar
Kovada bir damla : Kutsal kitapta ulusların tanrı için kovada bir damla su olduğu yazılıdır.
Kozmik : Evren ve onun genel düzeni ile ilgili
Kreşendo : Mec. ~Sesin gittikçe yükselerek son noktaya ulaşması
Kubur : Tuvalet deliğinden lağıma inen boru
Kung San : Güney Afrika'daki Kalahari Çölü'ne özgü ve sadece avcı-toplayıcılıkla yaşamlarını sürdüren bir kabile
Kuram : Bir bilime temel olan kurallar ve yasalar
Lavta : Uda bezeyen ancak daha küçük, telli bir çalgı
Lek : Kuşların üreme mevsiminde toplanıp güzellik ve hünerlerini sergilediği yer
Limbik : Beynin, duygu ve davranışların düzenlenmesi, uzun süreli hafıza, motivasyon ve koku duygusunun işlenmesinden sorumlu bir bölgesi
Literalist : Anlatım ya da daha çok efsane niteliğindeki hikayeyi yargılamadan, olduğu gibi kabul edecek şekilde olan
Lutherci : Eski keşiş Martin Luther tarafından Katolikliğe tepki olarak ortaya atılmış, ötenazi, eşcinsellik, kadın din görevlisi vs. konularda daha özgürlükçü bir Protestan mezhebi
Maestro : Besteci
Magisteria : Farklı araştırma alanları olan bilim ve din olguları kastedilmiştir.
Maman : ~Koruyucu ve yetiştirici anne
Marie Antoinette : 1755-1793 arası yaşamış, vatan hainliği ile suçlanıp giyotinle idam edilmiş Fransa kraliçesi
Marksist : Karl Marx ve F.Engels tarafından ortaya konan, toplumsal eşitlik ve özgürlüğün dünyası komünizme varmayı amaçlayan öğreti yanlısı
Mauritius : Hint Okyanusu'nun güney batı kısmında yer alan, Afrika kıtasına bağlı ada ülke
Mbuti : Orta Afrika'da, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin kuzey ve kuzeydoğu ormanlarında yaşayan yerel pigme halkı
Mefhum : Kavram
Menfur : Nefret edilen, tiksindirici
Meram : İstek
Mesel : Eğitici hikaye
Meseleden elini yıkama : Hz.İsa'nın, önemli olanın insanın kalbinin temizliği olduğunu söylemesine gönderme yapan bir tabir
Metafor : ~Benzetme, mecaz
Metodist : Hristiyanlığın Protestan mezhebinin doğruluk, dürüstlük, yardım vb. ilkelerle ayrılmış bir kolu
Mikrosefal : Yetersiz gelişme sonucu beyni ve kafatası küçük olan kimse
Miraç,-cı : Göğe çıkma
Misyoner : Bir dini, özellikle Hristiyanlığı yaymakla görevli kimse
Monarşik : Tüm gücün tek elde toplanması ile ilgili
Monogam : Tek eşli
Mormon : Amerika'da Joseph Smith (1805-1844) tarafından 1830 yılında başlatılmış dini bir hareket ve tarikat
Müesses : Kurulu, kurulmuş
Mülahaza : Düşünce
Münazara : Bir konu üzerinde belli kural ve yöntemlerle tartışma
Müstesna : Benzerlerinden üstün, ayrı tutulan
Mütehakkim : Zorba
Nebi : Peygamber
Nedamet getirmek : Pişman olmak
Nedime : Mec. Hanım arkadaş
Neo : Yenilikçi, yeni anlamında ön ek
Niccolo Machiavelli : 1469-1527 arası yaşamış, tarih ve politika biliminin kurucusu sayılan İtalyan devlet adamı, şair ve yazar
Normatif : Bir kural değeri ve gücü taşıyan
Nöron : ~Sinir hücresi
Nüfuz : Söz geçirme, istediğini yaptırabilme gücü
Off Broadway : ABD'de New York şehrinin Broadway olarak bilinen tiyatrolar bölgesi dışında sergilenen oyun, müzikal vb.için kullanılan genel tabir
Orji : İkiden fazla bireyin toplu olarak yaptığı cinsel aktivite
Ornitorenk : Avustralya ve Tasmanya ırmaklarında yaşayan, ort. 50 cm. boyunda olup yavrusunu yumurtlayarak doğuran memeli bir hayvan.Ördek Gagalı Platipus
Ortodoks : Genellikle Doğu Avrupa ülkelerinde yaygın olan ve Katoliklerden 11.yy.da ayrılmış 3.büyük Hristiyanlık kolu. İsa'nın hem tanrı hem de insan olduğuna inanılır
Özgeci : Kişisel yarar gözetmeksizin her pahasına başkasına yararlı olmaya çalışan
Paleontolog : Fosillere dayanarak yeryüzünün ve yaşamış canlıların geçmişini inceleyen bilim insanı
Paradigma : ~Örnek, model
Parietal : İnsan beyninin yön belirleme, acı ve dokunma işlevlerinden sorumlu bölümü
Pekari : Amerika kıtasının orta ve güney kısımlarında yaşayan, domuz benzeri, ort. 30 kg. ağırlığında memeli bir hayvan
Pes : Hafif ve yavaş sesle söylenen
Piskopos : Katoliklerde bir bölgenin din işlerine başkanlık eden en yüksek papazlık mertebesi
Placebo : İlaç bilimi açısından etkisiz olmasına rağmen telkin ve motivasyonla olumlu etki ettiğine inanılan ilaç 
Post Hoc : Birbirinden bağımsız ancak ardışık iki olgu arasında sadece zamanlamasından ötürü neden-sonuç ilişkisi kurma
Prefrontal kortex : Beynin karar verme, planlama, kendine hakim olma, empati vs. işlevlerinden sorumlu ön bölümü
Prosimian : Küçük beyni, çıkıntı burnu ve iri gözleri olan primatların atası ilk maymunlar
Protestan : Papa'nın dini liderliğini ve günah çıkarmayı kabul etmeyen, Meryem Ana'nın sıradan bir insan olduğuna inanan Hristiyanlık kolu
Prozac : Depresyon tedavisinde kullanılan bir ilaç
Püriten : Hristiyan Protestan mezhebinin kutsal kitapları yeniden ve değişik bir anlayışla okumaya özen gösteren katı bir kolu
Rasyonel : Akılcı ve ölçülü
Rorschach : 1920'lerde İsviçreli psikiyatrist Hermann Rorschach tarafından geliştirilmiş ve 10 farklı mürekkep lekesine bakılarak yapılan karakter analizi testi
Royal Society : 1660 yılında İngiltere'de kurulmuş ve zamanında Hooke, Newton, Faraday gibi bilim insanlarının başkanlığını yürüttüğü bilim topluluğu
Rönesans : 15.yy.da İtalya'da ortaya çıkıp sonrasında Avrupa'da yayılan ve insan sevgisi üzerine yoğunlaşıldığı bilim ve sanat akımı
Sabık : Eski
Sai Baba : 1926-2011 arası yaşamış, manevi gücü yüksek olduğuna inanılan bir Hintli
Samoa : Büyük Okyanus'un güneyinde bulunan ve adalar topluluğundan oluşan bir ülke
Sav : Tez, iddia
Savan : Ilıman iklim bölgelerindeki otsu bitkilerle kaplı çayırlara verilen ad
Seferad : İspanyol kökenli Yahudilere verilen isim
Seküler : Dinden bağımsız yaşam tarzı
Serebral : ~Beyin ile ilgili
Seza : Uygun, yaraşır
Sintizayzır : Bilinen herhangi bir müzik aleti veya doğal bir sesi taklit etmeye ya da yeni bir ses yaratmaya yarayan müzik aleti
Skinnnercı : 1904-1990 arası yaşamış Amerikalı ruhbilimci Burrhus Frederic Skinner, davranışlarımızın ödül ve ceza ile şekillendiğini iddia etmiştir.
Soprano : Sesi çok ince olan ses sanatçısı
Spiritüel : ~Tanrıdan ziyade ruhlara inanma durumu
Stereotip : İçinde bulunduğu sosyal grubu en iyi temsil eden özellikleri taşıyan kişi
Sunkist : ABD'nin Kaliforniya ve Arizona eyaletlerindeki portakal yetiştiricileri tarafından 1893 de kurulmuş tarım kooperatifi
Sündürmek : Uzatmak
Şapel : Küçük kilise
Şizofreni : Gerçeklerle ilişkinin büyük ölçüde azalması sonucu düşünce/davranışların bozulması gibi belirtileri olan ruh hastalığı
Şüreka : Ortaklar
Taksonomist : Canlıların sınıflandırılması ile uğraşan bilim insanı
Tarafgirlik : Bir tarafı kayırma, bir tarafı tutma
Tecrit : Ayırma, ayrı bir tarafta tutma
Tehcir : Göç ettirme, sürgün
Temayül : İlgi duyma, meyilli olma
Temporal : İnsan beyninin yan tarafında bulunan ve konuşma, hafıza ile işitme işlevlerinden sorumlu bölüm
Teolog : Tanrının varlığı ve niteliklerini ele alan felsefe ile uğraşan kimse.İlahiyatçı
Terane : Çok tekrarlandığından usanç verici hal alan söz
Teşne : Mec. Çok İstekli
Tinsel : Manevi
Transatlantik : Avrupa'dan Amerika'ya Atlas Okyanusu'nu geçerek yapılan gemi yolculuğu
Triptik : Yan yana, birbiri ile ilişkili üç resimden oluşan ve yanlardaki resimlerin hareketli pano şeklinde ortadaki büyük resmin üzerine kapatılabildiği resim
Troçkist : Kapitalizm karşıtı, sosyalizm yanlısı, ulusalcılıktan ziyade evrensellik ilkelerini benimsemiş ideoloji savunucusu kimse
Tuskegee : 1932-1972 arası Amerika'da sadece siyahlar üzerinde yapılan ve tedavi edilmeyen Frengi hastalığının ileri safhalardaki sonuçlarını görmeyi amaçlayan deney
Uslamlama : Akıl süzgecinden geçirme
Vakfetmek : Adamak, bir şeyin bütününü aynı işe vermek
Vancouver : Kanada'nın batısında bulunan ve ülkenin 3.büyük kenti olan liman şehri
Varsıl : Parası, malı çok olan.Zengin
Vazeden : Ortaya koyan
Veçhe : Yön
Velvele : Gürültü, bağrışma
Vestibüler : İç kulakta yer alan, denge ve hareket algımızdan sorumlu duyu sistemi
Wamba : Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde Bonobo araştırmalarında kullanılan, başkent Kinshana yakınlarındaki bir bölgenin ve ormanın ismi
Woodstock : ~Barışçıl ve özgürlükçü
Y2K : Bazı eski bilgisayarlarda 31.12.99 tarihinden sonraki günde yıl hanesinin 100 olmaması ile ilgili hata
Yafta : Etiket
Yaltaklanma : Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak
Yekûn : Bir şeyin tamamı, toplamı
Yeni Ahit : Hristiyan inancına göre tanrının Yahudileri terk ettikten sonra yeni bir din ve yol göstermek amacıyla oluşmuş kutsal kitap.İncil
Yin-yang  : Evrenin zıt kavramlardan (gece-gündüz, yaşam-ölüm, neşe-acı vs.) oluştuğu, bunların birbirinin tamamlayıcısı ve mevcudiyet sebebi olduğuna dair Çin felsefesi
Zeitgeist : Geleneklerden kurtulup çağın ruhunu yansıtan toplumsal eğilim
Zevahir : ~Erkekçe görünüş, erkeklik

Kitap Sözlüğü > Kuyucaklı Yusuf

 

Sabahattin Ali

Kuyucaklı Yusuf

★★★★★
Yazar     : Sabahattin Ali
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları






93 muhaciri : 93 harbi olarak bilinen 1877 Osmanlı-Rus savaşı sebebiyle Balkanlar'dan veya Kafkasya'dan Anadolu'ya gelen göçmenler
Acem : İranlı
Aciz,-czi : Birinin borcunu vaktinde ödeyememesi durumu
Ağulu : ~Çok üzüntülü, acılı, kederli
Ahenk : Çalgılı eğlence
Ahval : Olaylar, durumlar
Akis : Mec.Etki
Âlâ : İyi, pekiyi
Alelumum : Genel olarak, genellikle
Altmışaltı : 66 sayı almakla kazanılan bir iskambil oyunu
Amil : Etken, sebep
Anafor : Suyun dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti. Girdap
Anafora kaptırma : Emeksiz, karşılıksız olarak başkasının faydalanmasına izin verme
Arasta : Çarşıda aynı işi yapan esnafın bulunduğu yer
Arız : Sonradan ortaya çıkma
Ark : İnsan eliyle yapılmış açık su kanalı
Arşın : Yaklaşık 68 cm.lik eski uzunluk ölçüsü
Arzı mevud : Güneydoğu Anadolu, Suriye, Irak ve Ürdün ve çevre ülkelerin bir kısmını kapsayan, Yahudilere vadedilmiş topraklar 
Atlas : Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş
Attar : Baharat, ev ilacı vb. satan kimse. Aktar
Avdet : Dönüş, geri gelme
Azamet : Görkem, gösteriş
Azil,-zli : Görevden alma
Baki : ~Kalan
Batman : ~7,7 kg. olan eski ağırlık ölçüsü birimi
Bedbin : Kötümser, karamsar
Beis : Sakınca, kötülük, engel
Biçem : Üslup, tarz, stil
Binlik : Yaklaşık 3 lt.lik büyük şişe
Cenup : Güney
Ceza Reisi : Ağır ceza mahkemesi başkanı
Cezbe : Bir duygu ya da inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşma
Cihetinden : -den ötürü, sebebiyle
Cürüm : Suç
Çatkı : Alından geçirilerek başın çevresine çember gibi sarılan bağ
Çerçi : Köy, pazar vb. yerlerde tuhafiye malzemesi satan seyyar esnaf
Çiğ : Gözü rahatsız eden, göze batan renk
Çivit : Çamaşır yıkama veya badana işinde sarılığı gidermek için kullanılan mavi renkli toz boya
Çuha : Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş
Çul : Genellikle keçi tüyünden yapılmış kaba dokuma 2)Keçi tüyü veya yünden yapılma hayvan örtüsü
Dimağ : Bilinç, zihin
Dimi : Sık dokunmuş bir tür pamuklu kumaş
Dolak : Boyun atkısı
Dramaturg : Tiyatro veya oyun yazarı
Düstur : Yasaları kapsayan kitap
Düzgün : Kadınların, teni pürüzsüz gösterip renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı krem.Fondöten
Efrat,-dı : Bireyler, fertler
Ehram : Piramit biçimli
Encek : Kedi köpek gibi çok memeli hayvan yavrusu
Endaht : Ateş etme, atış
Erguvan : Eflatun ile kırmızı arası renk
Eshabı mesalih : Resmi dairelerde iş takip eden kimse
Eşraf : Bir yerin zengin ve sözü geçen ileri gelenleri
Evsaf : Nitelikler, vasıflar
Fasıla : Ara
Fecaat : Çok acıklı, yürekler acısı durum
Fersude : Yıpranmış, aşınmış
Feth-i meyyit : Ölüm sebebini anlamak için cesede çeşitli kesiler yapılması.Otopsi
Fisto : ~Süslü şerit
Frenk gömleği : Yakası kravat takmaya uygun, çoğu uzun kollu, ceket veya yelek altına giyilen erkek gömleği
Fundalık : Her zaman yeşil kalan çalı ve ağaççıklardan oluşan alan
Gani gönüllü : Cömert, eli açık
Gaşy : Kendinden geçme
Gaz boyaması : Eskiden başa bağlanan ya da hediyelere sarılan kolalı tülbent
Gergef : Üzerine kumaş geçirilerek nakış işlemeye yarayan çoğu dikdörtgen biçimli çerçeve
Gıyabi : Uzaktan, görüşmeden, bulunmadığı sırada yapılan
Gocuk : Hayvan postundan yapılan kalın ceket
Hakperest : Doğru bildiği şeyden ayrılmayan kimse
Halel verme : Bozma, sarsma
Hanay : Avlu !
Hasretmek : Bir şeyin tümünü birine veya bir şeye verme
Havaleli : Yüksek, yıkılacak gibi olan
Hayırhah : İyilik isteyen, hayırsever
Hayıt : Akdeniz çevresinde yetişen, mavi veya beyaz çiçekler açan, 1-2 m. boyunda bir tür ağaççık
Hikmet : Sebep, gizli sebep
Himmet : Yardım, kayırma
Hissikablelvuku : Önsezi
Hokka : Metal veya camdan küçük kap
Hülasa : Özet
Hülya : Tatlı düş, hayal
Hünkürmek : Yüksek sesle, hıçkırarak ağlamak
İdadi : Eskiden lise derecesindeki okulların adı
İdare : Küçük gaz lambası
İğfal : Aldatma, kandırma
İktifa : Yetinme, kanma
İnfial : Birine gücenme, kızgınlık duyma
İnkisar : Kırılma
İnkişaf : Gelişme
İptiai : İlkokul
İptida : Başlangıç
İstidatlı : Yetenekli
İstihfaf : Küçükseme, hor görme
İşkil : Kötü bir durumla karşılaşma sanrısı, kuruntu
İşret : İçki
İtidal : Soğukkanlılık
İtiyat : Alışkanlık, huy
İzale etme : Yok etme, giderme
İzzetinefis : Onur
Kagir : Taş veya tuğladan yapılmış olan
Kalpak : Kesik koni biçiminde başlık
Kalyon : Yelken ve kürekle yol alan savaş gemisi türlerinin en büyüğü
Kani : İnanmış, kanmış
Kanon : ~Taklit
Kaput : Asker paltosu
Karafa : Uzun boyunlu, kulpsuz, küçük rakı sürahisi
Kasavet : Üzülme, tasa, kaygı
Kaşanmak : Hizmet veya binek hayvanının durup işemesi
Kazık : Yumuşakça bir zemine saplanan ahşap kazığı, başka kazıklar atarak yerinden çıkarma amaçlı eski çocuk oyunu
Kefiye : Genelde arapların kullandığı, omuzları da örten erkek baş örtüsü
Kerevet : Üzerine şilte konularak yatmaya veya oturmaya yarayan, arkalıksız ve kol dayama yeri olmayan divan.Sedir
Kerte : Aşama, mertebe
Ketumiyet : Ağzı sıkılık
Kıraat : Kitap
Kışlak : Kışın barınılan yer
Kıvrak : Köylü kadınların giydiği, dokuması yerli ve siyah renk hafif üstlük
Kızan : Delikanlı
Kifayet : Yetme, yeterli olma
Kolan : Semeri bağlamak için binek hayvanının göğsünden geçirilerek sıkılan yassı kemer
Kolan vurma : Salıncakta iken hız kazanmak için ayakta durup vücudu ileri atılırcasına hareket ettirme
Köstek : Saat, anahtar gibi şeyleri bağlamak için ucuna takılan zincir
Kuşluk : Günün sabah ile öğle arasındaki bölümü
Külliyat : Bir yazarın bütün eserlerini içeren dizi
Külot : Daha çok binicilerin giydiği paçası dar üstü geniş pantolon
Lakayt : Aldırmaz, umursamaz
Lirik : Çok etkili, çoşkun
Lokman ruhu : Hekimlikte anestezi için hastayı bayıltmaya yarayan, uçucu, renksiz sıvı.Eter
Lüzuci : Yapışkan
Maada : -den başka
Mağmun : Tasalı, üzgün
Mağrur : Gururlu
Mahiyet : Nitelik, vasıf, öz
Mahur : Türk müziğinde neşeli, gönlü ferahlatan, sert ve örnek olarak mehter müziğinin gösterilebileceği bir makam türü.
Maişet : Geçim, geçinme
Maiyet : Bir kimsenin buyruğu altında çalışma
Maktul : Öldürülmüş, öldürülen
Malik : Sahip
Malumat : Bilgi
Mamafih : Bununla birlikte, durum böyle iken
Manifatura : Fabrika yapımı her türlü kumaş vb. dokuma
Marpuç : Nargileye takılan uzun ve bükülebilen hortum
Martin : Tek kurşun atan bir çeşit tüfek
Mayi : Sıvı
Mazbut : Düzgün, beğenilen
Mecelle : Belirsiz durumlarda hukukçuların düşünceleri ile İslam hukuku kurallarının birleştirilmesi ile hazırlanmış, yasa yerine kullanılan eser 
Mecidiye : Eskiden kullanılan ve o zamanın 20 kuruşu değerinde gümüş para
Melankolik : Hüzün veren
Melil : Üzgün, kederli
Melun : Mec. Nefretle bakılan, kötü
Memnu : Yasak
Menfi : Olumsuz
Meram : İstek, amaç
Mercan terlik : Ayak topuğunu kavrayan, arka bölümü olmayan, genellikle kırmızı renk deriden terlik
Meşin : Çeşitli işlemlerden geçirilip kullanılır hale getirilmiş koyun derisi
Meşrutiyet : Osmanlı'da 1876 da başlayan ve 1918 Mondoros Ateşkes Anlaşması ile sona eren, hükümdar başkanlığındaki parlementer sistemin uygulandığı süreç
Meyan : Ara
Meyletmek : Eğilmek
Meyus : Üzgün
Mezun : İzin almış, izinli
Mihnet : Sıkıntı, üzüntü
Mihver : Mec. Konuşulan ya da düşünülen konunun en önemli noktası
Mikyas : Ölçek, ölçü
Mintan : Yakasız ve uzun kollu erkek gömleği
Mostra : ~Kötü davranış
Muayyen : Belli, belirli
Mufassal : Ayrıntılı
Muhammediye : Yaradılış, Hz.Muhammed'in hayatı ve çevresi ile ahreti konu alan kitap
Muhayyile : Hayal etme gücü
Mukabele : Karşılık verme 2)Yüksek sesle ve ezbere Kuran okuma
Mukaddeme : Başlangıç, ön söz
Mukadder : Yazgıda var olan, alında yazılı olan
Mukaddesat : Kutsal sayılan her türlü inanç veya davranış
Mukassim : ? "Köşe başlarında hep o ıslak ve yosunlu su mukassimleri vardı"
Mukavemet : Karşı koyma, direnme
Muktedir : Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten
Mutasarrıf : Osmanlı'da il ve ilçe arasındaki idare biriminin (sancak) yöneticisi
Mutat : Alışılmış, alışılan
Mutavaat : Boyun eğme, uyma
Muvafakat : Uygun görme, kabul etme
Muvafık : Uygun
Muvakkat : Sürekli olmayan, geçici
Muvazene : Denge
Mücrim : Suçlu
Müddeiumumi : Kamu hakları ve hukukunu yerine getirmek için devlet adına veya yararına davalar açan kimse.Savcı
Müflis : Bir işte bütün parasını batırmış, iflas etmiş
Mükaleme : Karşılıklı konuşma
Mülazım : Bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam eden
Mümeyyiz : Bir dairede yazılan yazıları düzelten, tamamlayan görevli
Münazaa : Ağız kavgası, münakaşa
Münhasır : Bir kimse veya bir şey için ayrılmış, mahsus
Müphem : Belirsiz, açık olmayan
Mürebbi : Eğitici
Müsavat : Eşitlik, denklik
Müspet : Olumlu
Müstantik : Sorgu yargıcı
Müsterih : Kaygıdan kurtulup rahat olma
Müşkül : Güç, zor
Mütefekkir : Düşünür, düşünceli
Mütegallibe : Zorba
Mütehakkim : Hükmeden
Mütehassis : Duygulanmış
Müteheyyiç : Heyecana kapılmış
Mütenasip : Orantılı, uygun
Mütereddit : Tereddüt eden, kararsız
Müttefik : Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış topluluk
Müzevir : Söz getirip götüren, ara bozan
Müzmin : Uzun süreli, ne kadar süreceği belli olmayan
Nagant : Belçika kökenli bir tabanca
Nahif : Zayıf, cılız
Nalça : Ayakkabıların altına çakılan demir
Nalın : Islak yerlerde kullanılan, tabanı yüksek, ağaçtan yapılma bir çeşit takunya
Nâre : Felaket, çok ağır bir şekilde
Nebat : Bitki
Nedamet : Pişmanlık
Neden sonra : Aradan bir hayli zaman geçince
Nefer : Derecesiz asker.Er
Nefti : Siyaha yakın koyu yeşil
Neşretme : Yayma,saçma
Nüfuz : Söz geçirme, istediğini yaptırabilme gücü
Ontolojik : Var olanların özü üzerine araştırma yapan felsefe (varlık bilimi) ile ilgili
Othello : William Shakespeare in 1603 yılında yazdığı trajedi türü oyun
Oyluk : Kalçadan dize kadar olan bacak bölümü.Uyluk
Pamukaki : Beyaz renk nakış vb. işlemekte kullanılan bir çeşit parlak pamuk ipliği
Pastıra : Piştiye benzer eski bir iskambil oyunu
Patiska : Genellikle pamuktan dokunmuş sık ve düzgün bez
Patoloji : ~Değişim
Pazen : Dokuması kalın, sık ve yumuşak bir tür pamuklu bez
Pesleşme : Sesin hafif ve yavaş duruma gelmesi
Peşkir : Yemekte kullanılan, büyük mendil biçiminde pamuk veya keten bez
Peyke : Duvara bitişik, alçak, tahta sedir. Kerevet
Pirne : Zeytinin, sıkıldıktan sonra yağ bakımından zenginliğini yitirmeyen, gübre veya hayvan yemi olarak kullanılan küspesi.Pirina
Pösteki : Koyun veya keçi postu
Rabıta : Bağ 2)İlgi
Rahle : Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan alçak ve küçük masa
Raks : Dans
Reji : Devletin tek elden yönettiği sigara ve içki maddeleri
Rıhdan : Yazı kurutmada kullanılan, özel kumunun konulduğu, üzeri delikli kap
Rıhtım : Akarsu veya deniz kıyısı doldurularak yapılan ve gemilerin yanaşabileceği yer
Riayet : Saygı
Rikkat : İncelik, naziklik, sevecenlik
Riyaziye : Matematik
Sahavet : Eli açıklık, cömertlik
Sair : Başak, diğer
Salahiyet : Yetki
Sarih : Açık, kolay anlaşılır
Sefih : Zevk ve eğlenceye düşkün
Seğirtmek : Çabuk adımlarla yakın bir yere doğru yürümek
Selanik fanilası : Soğuğa karşı korunmak için giyilen, yünden örme, alt veya üst iç çamaşırı
Selef : Bir görevde kendinden önce bulunmuş olan kimse.Öncel
Semai : Türk müziğinde, vuruşları kendi içinde zayıflayan üç zamanlı bir ritim türü.
Sena : Övme
Ser : Baş, kafa
Serpuş : Başlık
Servet-i Fünun : 1891-1944 yılları arası yayımlanmış, batı etkisinde gelişen edebiyat akımına dair dergi 
Sığırtmaç : Sığır çobanı
Sofa : Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer, hol
Sükut : Sessizlik, söz söylememe
Sükutu hayal : Hayal kırıklığı
Sülüs : Arap alfabesi ile yazılan bir tür süslü yazı
Şehbender : Yabancı ülkelerde, orada bulunan yurttaşlarını haklarını koruyan, bağlı olduğu hükümete bilgiler veren dışişleri görevlisi.Konsolos
Şeytanbezi : Erkek elbisesi yapılan, kadife dokunuşlu bir çeşit pamuklu kumaş
Şimal : Kuzey
Şimşir : Yaprakları her mevsim yeşil kalan, taşlık/çorak bölgelerde kendiliğinden yetişen, odunu sert, 1-1,5 m. yükseklikte ağaççık
Şinik : Tahıl ölçmede kullanılan 8 kg.luk ölçek
Şose : Taş kırıkları üzerine kum serilip üzerinden silindir geçirilerek yapılan yol
Taalluk : İlgili olma, ilgilendirme
Tababet : Hekimlik
Tafsilat : Ayrıntılar
Tahakküm : Baskı, hükmetme
Tahrirat katibi : İlçede resmi yazı işleri ile görevli kimse
Taksirat : Kusurlar, suçlar
Talik : Arapçada yatık yazılan yazı türlerinden biri
Tamim : Genelleştirme
Tarik : Yol
Tarziye : Yapılan kötü davranış için özür dileme, gönül alma
Tasavvur : Zihinde canlandırma
Tasmim : Tasarlama, planlama
Tasnif : Bölümleme, sınıflama
Tasvir : Bir şeyi anlatma
Taşlık : Taş döşenmiş avlu ya da merdiven altı
Tebahhur : Buharlaşma
Tebdil : Değiştirme, değişiklik
Tecelli : Alın yazısı, kader
Tecessüs : Merakını gidermeye çalışma
Teessür : Üzüntü
Tefrika : Gazete veya dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan yazı dizisi
Tefsir : Yorumlama
Tekasül : Üşenme, tembellik
Tekerrür : Tekrarlanma
Telakki : Anlayış, görüş 2)Kabul etme, sayma
Temayül : Eğilme, meyletme, ilgilenme
Temrin : Tekrarlayarak alıştırma
Terbiye : Araba hayvanlarını yönlendirmeye yarayan kayışlar
Terki : Binek hayvanının bel ve kuyruğu arasındaki geniş ve dolgun kısmı.Sağrı
Teşrinievvel : Ekim ayı
Tevafuk : Birbirine uyma
Tevcih : Yöneltme
Tevdi : Verme, bırakma
Teveccüh : Güler yüz gösterme, yakınlık duyma
Tevekkül : Kadere boyun eğme
Tevkif : Bir suç sebebiyle birini tutuklama
Tırıs : Atın kısa adımlarla ve hızlı yürüyüşü
Timoni : Eskiden içinde genelev de olan, İstanbul'un Beyoğlu ilçesine bağlı ve ismi Gönül olarak değişmiş sokağın eski adı
Tire : Dikişte kullanılan pamuk ipliği
Ukde : İçe dert olan şey
Vaki : Olmuş, olan
Vakur : Onurlu, ağırbaşlı
Varaka : Kağıt, yazılı kağıt
Vazıh : Açık, anlaşılır
Vuzuh : Açık olma durumu, açıklık
Yağlık : İşlemeli büyük mendil
Yamçı : Bir yüzü uzun tüylü, kalın, yün yağmurluk
Yanaşma : Genellikle bir çiftçinin yanında çalışan işçi
Yaylı : Atla çekilen, üstü ve yanları kapalı, dört tekerlekli, altı yaylı binek aracı
Yazın : Olay, düşünce ve duyguların dil aracılığı ile sözlü veya yazılı biçimlendirilmesi sanatı.Edebiyat
Yedi düvel : Bütün devletler
Yeis : Üzüntü
Yeknesak : Değişmez, monoton, tekdüze
Yekun : ~Tümü
Yeldirme : Kadınların çarşaf yerine kullandıkları, baş örtüsü ile birlikte giyilen hafif üstlük
Yunak : Yıkanılan yer, hamam
Yük : Eşya 2)Evlerde yatak, yorgan koymaya yarayan büyük dolap
Yükünü tutmak : Zenginleşmek
Yüz suyu dökmek : Onurunu sarsacak kadar yalvarmak
Yüzük : Fincanların altına yüzük saklanarak oynanan oyun
Zabit : Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan subay
Zaptiye : Osmanlı'da toplum güvenliğini sağlamakla görevli askeri polis kuruluşundan olan kimse
Zifir : İpekli kumaş
Ziya : Işık
Zuhur etme : Ortaya çıkma, belirme