ANA (Yatay) MENÜ

Kitap Sözlüğü > Olağanüstü Bir Gece


Stefan Zweig

Olağanüstü Bir Gece

★★★☆☆
Yazar     : Stefan Zweig
Yayınevi : İş Bankası Kültür Yayınları
Türkçesi : İlknur İgan
Aman dilemek : Önce direnirken zor karşısında boyun eğip canının bağışlanmasını dilemek
Anafor : Girdap
Ayaktakımı : Görgüsüzlük ve bilgisizlikleri sebebiyle toplumda aşağı olan kimse
Aymazlık : Çevresinde olup bitenin farkına varmama durumu
Barok : Kıvrımlı eğrisel hatlar, girinti çıkıntılar, ışık gölge oyunları vs. özellikleri olan mimari üslup
Baron : Bazı Avrupa ülkelerinde şövalyeden üst, vikontdan alt olan soyluluk unvanı  
Betimlemek : Bir şeyin özelliklerini tam ve açık bir biçimde söz veya yazı ile anlatmak
Borda : Geminin yanı
Burjuva : Şehirde yaşayan, zengin, başkalarına tanınmayan özel haklardan yararlanan kimse
Canaletto : Kentleri ve günlük yaşamı detaylı olarak resmetmesiyle bilinen İtalyan ressam Giovanni Antonio Canal (1697-1768) resimleri
Çıngıraklı : Mec. Neşeli ve yüksek sesli gülüş ya da kahkaha
Çiçek : İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
Derbi : Yılda bir kez yapılan, üç yaşına gelmiş atların katıldığı yarış
Esrime : Coşup kendinden geçme
Germanistik : Alman dili ve edebiyatı
Gravür : Ağaç, taş veya metal bir levhanın oyularak işlenip bir yüzeye basılması tekniği ile yapılan resim
Hara : Atların yetiştirildiği ve bakımlarının yapıldığı, hayvanların rahatça hareket etmelerini sağlayan alanların bulunduğu tesis
İkame : Yerine konulan, yerine geçen
İroni : Söylenen sözün, takınılan tutumun tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme
Jargon : Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığı
Jest : Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket
Konfeti : Düğün, balo vb. eğlencelerde, spor karşılaşmalarında serpilen, küçük kesilmiş renkli kâğıt parçaları
Kösnül : Cinsel duyumları uyandıran duygu ve çoşkularla ilgili. Erotik
Meran : İtalya'nın kuzeyinde bulunan ve Avusturya sınırına çok yakın küçük bir yerleşim bölgesi
Monokl, -lü : Tek gözde kaş ile yanak arasına sıkıştırılan, tek camlı gözlük
Muslin : Sık dokunmuş, parlak, ince ve yumuşak bir kumaş türü
Muzip : Şaka yapmaktan hoşlanan
Müzikhol : Fon müziği eşliğinde eğlenceli oyunlar oynanan yer
Nesnel : Bireyin kişisel görüşünden bağımsız.Objektif.Tarafsız
Ostende : Belçika'nın batısında bulunan ve denize kıyısı olan, belediyelik bir yerleşim
Perde : ~Kalın ve yüksek seviyede ses
Polka : Çek Cumhuriyeti kökenli bir tür dans müziği
Prater : Avusturya'nın başkenti Viyana'da, Tuna Nehri kıyısında yer alan ve içinde Lunapark da bulunan, dinlenme ve eğlence amaçlı yeşil alan
Rafine : Mec. Hassas, duygulu, nazik, ince
Raşitik : Çocukken uzun süreli D vitamini, kalsiyum, fosfor eksikliği sonucu görülen, kemiklerde yumuşama, şekil bozukluğu ile beliren raşitizm hastalığına tutulmuş olan
Rava-Ruska : Ukrayna'nın batısında bulunan ve Polonya sınırına çok yakın bir şehir
Sachergarten : Viyana'da bulunan Prater parkındaki yürüyüş ve bisiklet yolu Hauptallee'nin kıyısında bulunan ve 1945 yılındaki yangında yok oluncaya kadar hizmet vermiş bir işhanı
Sağrı : Binek hayvanların oturulan kısmı ile kuyruğu arasında kalan geniş ve dolgun kısmı
Savcı : Kamu hakları ve hukukunu yerine getirmek için devlet adına veya yararına davalar açan kimse
Sıracalı : Mec. Hastalıklı
Tahkir : Aşağılama, onur kırma
Tannhauser : Bir opera ismi. Yiğit bir ozan olan Tannhauser, gerçek aşkı Elizabeth ile şehvetli Venüs arasında kalmıştır.Elizabeth'in aşk acısıyla ölmesi üzerine Tannhauser, Papa'dan af diler ancak Papa, asasının filizlenip yeşillenmesi şartıyla affedileceğini söyler.Sonrasında umutsuzluk içinde Venüs'e giderken yolda Elizabeth'in cenazesini ve yanında Papa'nın mucizevi bir şekilde yeşermiş asasını görür ve Elizabeth'in yanında o da can verir.
Tasnif etmek : Bölümlemek, sınıflara ayırmak
Theresianum : Avurturya'nın başkenti Viyana'da bulunan ve öğrencilerini üniversiteye hazırlayan, yatılı özel bir okul
Tını : Çıkan sesin diğer seslerden farklı özelliği
Tırıs : Atın kısa adımlarla ve hızlı yürüyüşü
Ulvi : Eşsiz, benzersiz özellikler taşıyan
Umarsız : Çaresiz
Üzengi : Binek hayvanına oturmaya yarayan eyerin iki yanında asılı bulunan ve hayvana binildiğinde ayakların basılmasına yarayan, altı düz demir halka
Yaltaklanma : Birine hoş görünmek için onursuzca davranma

Kitap Sözlüğü > Bir Gün


Bir Gün

★★★★☆
Yazar     : Ayşe Kulin
Yayınevi : Everest Yayınları






Acem : İranlı
AKM : İstanbul Taksim meydanında bulunan ve tiyatro, opera, konser, sergi salonu, sinema vb. amaçlarla kullanılan Atatürk Kültür Merkezi binası 
Aleyhisselam : Peygamberlerden biri anılırken "ona selam olsun" anlamına gelen bir saygı ifadesi 
Aman vermemek : Rahat bırakmamak, göz açtırmamak
Avanos : Nevşehir'in merkezden 18 km. kuzeydoğusunda yer alan bir ilçesi
Aymazlık : Çevresinde olup bitenin farkına varmama durumu
Azize : Dini inançlara göre kendisinde olağanüstü manevi güç bulunan kadın evliya
Bağnaz : Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen. Fanatik
Bedbaht : Mutsuz
Bende : Kul, köle
Biyat (Biat) eylemek : Birinin egemenliğini tanımak
Botan : Günümüz Siirt'in Eruh ilçesi, Şırnak'ın merkez ve Cizre ilçelerini kapsayan alanda 1338-1855 arası hüküm sürmüş Kürt beyliği
Canhıraş : Yürek paralayan, iç tırmalayan
Çaldıran Seferi : 1514'de Osmanlı ordusu ile İran'da o dönemde egemen olan Savefiler arasında Çaldıran ovasında yapılan ve Osmanlı galibiyeti ile sonuçlanan savaş
Çanına ot tıkamak : Sesini çıkaramayacak, kötülük edemeyecek bir duruma getirmek
Çılpır (Çılbır) : Yumurtanın kaynayan suya kırılıp pişirilmesi ve üzerine yoğurt ile sos dökülmesi suretiyle yapılan yemek
Çomar : Köpek
Denk : Yatak, yorgan, kumaş vb. eşyanın sarılıp bağlanmış biçimi
Dersim olayları : Tunceli ilinin tamamı ile çevre illerin bir kısmını kapsayan Dersim bölgesinde 1937-1938 yıllarında yerel etnik grupların ayaklanmasını bastırmak için ~13000 er kişinin öldürüldüğü ve sürüldüğü olaylar
Dirlik (Tımar) düzeni : Tarım arazilerinin mülkiyetinin Osmanlı'da, kullanım hakkının ise çiftçide olduğu bu düzende çiftçi, ürünün bir kısmını toprağı koruması ve üzerinde çalışanların adaletini sağlaması karşılığında Osmanlı adına "dirlikçi"lere verirdi.Dirlikçi ise aldığı ürünlerle hem geçimi sağlar hem de Osmanlı için atlı asker yetiştirirdi
Disküs (Diskus) : Astım hastalarının nefes açma ve tedavi amacıyla içindeki toz haldeki ilacı soluyarak kullandığı, mekanizmalı küçük plastik kutu
Diyet : İslam hukukuna göre, öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal. Kan parası
Doğubeyazıt : Ağrı'ya bağlı ve doğusunda bulunan bir ilçe
Erdem : İyilik, alçakgönüllülük, doğruluk niteliklerinin genel adı
Eseflenmek : Üzülmek
Eza : Üzme, sıkıntı verme
Frenk gömleği : Yakası kravat takmaya uygun, çoğu uzun kollu, ceket altına giyilen gömlek
Gemi azıya almak : Mec. Söz dinlemez olmak
Halife : Hz.Muhammed'in ölümünden (632) sonra müslümanların dini liderliğini yapmış kimse
Hallaç : Yün ve pamuğu yay veya tokmak gibi bir araçla kabartma, ditme işini ticari olarak yapan kimse
Heder olmak : Boşa gitmek
Herifçioğlu : Kızılan veya beklenmeyen bir işi yapan erkek
Hıdırellez : Hızır ve İlyas peygamberin buluşmaları ile bahar mevsiminin gelişinin kutlandığı her yılın 6 Mayıs günü
Hicran : ~İyileşmez acı, üzüntü
Hilafet : Halife tarafından yönetilen ülkenin yönetim şekli
Ingıl ıgış : Çok dolu, tıklım tıklım
İdealist : Ulaşmak istediği amacına hiçbir çıkar gütmeden bağlı olan kimse
İdris-i Bitlisi : 1452-1520 arası yaşamış Osmanlı siyaset adamı
İfrat & Tefrik : İfrat, herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma ; tefrik ise anlaşmayı, uzlaşmayı bozmak anlamına gelir
İğdiş : Mec. ~Yoksun
İlham etmek : İçe doğmasına sebep olmak
İnayet : İyilik, lütuf, yardım
İndi : Yalnız bir kişinin kanısına dayanan
İskan Kanunu : Türk olmayan azınlıkları zorunlu göç yoluyla memlekete dağıtıp kültür, dil vs. özelliklerini yok etme amacı güden ve Haziran 1934 de yürülüğe giren kanun  
Kakule : Zencefilgillerden, sıcak iklimde yetişen, hoş kokulu bir bitki
Karun : Çok zengin kimse
Keldani : Hristiyan Süryanilerin Nasturi olup sonrasında Katolikliği benimseyerek Papa'ya inananların oluşturduğu topluluk
Kesim düzeni : Osmanlı'da, Kanuni Sultan Süleyman dönemi ile (1527-1566) uygulanmaya başlanan, tarım arazilerinden nakit para olarak vergi toplanmaya başlanması ve bu işin belli bir süreliğine peşin para karşılığı satılmasına dayanan politika
Kızılbaş : 10 yy.dan itibaren eski inanış ve kültürlerini İslamın Şiilik kolu ile birleştiren etnik (töre, dil, kültür ortaklığı bulunan) grupların ismi
Konca (Gonca) : Henüz açılmamış veya açılmak üzere olan çiçek
Konsol : Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli, dolaplı mobilya
Kotarmak : Mec. Bir işi tamamlamak, üstesinden gelmek
Kozanoğlu : Çukurova'yı (Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay'ı kapsayan bölge) mesken tutan göçebe Türkmen beyliği Kozanlı aşiretinin reisi  
Kumkuma : Mec. Kötü, olumsuz bir özelliği kendinde fazlasıyla toplayan kimse
Lice : Diyarbakır'a bağlı ve kuzeydoğusunda bulunan bir ilçe
Mahir : Becerikli
Mavzer : Orduda kullanılan ve atış hızı dakikada ortalama altı mermi olan bir tüfek tipi
Mecelle : Belirsiz durumlarda hukukçuların düşünceleri ile İslam hukuku kurallarının birleştirilmesi ile hazırlanmış, yasa yerine kullanılan eser 
Melanet : Büyük kötülük
Mevlana : İslam dininde, din açısından önder olarak görülen ya da İslam ilimlerinde başarı kazanmış kişilere verilen bir unvan
Mezopotomya : Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan, günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu bölgesi ve güneybatı İran topraklarını kapsayan bölge
Mırra : Arap coğrafyasına özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan, acı ve koyu kıvamlı bir kahve türü
Milis : Güvenliği sağlamada yardımcı silahlı halk gücü
Mir : Aralarında töre, dil ve kültür ortaklığı bulunan  ve soy bakımından birbirine bağlı insan topluluğunun (kavim) başındaki kimse
Misyon : Amaç, görev
Misyoner : Mec. Kendini herhangi bir düşünceyi, amaç edindiği şeyi yaymaya adayan kimse    2) Bir dini, özellikle Hristiyanlığı yaymakla görevli kimse
Mit : Mec. Efsaneleşen kavram veya kişi
Muhlis : Dostluğunda ve inançlarında içten olan
Mutesellim : Osmanlı'da Tanzimat'tan (1839) önce eyalet veya bir küçük birim olan sancak yöneticisine vekillik eden ve vergileri toplayan görevli 
Mülhit : Dinsiz, imansız. Doğru yoldan çıkmış
Mültezim : Osmanlı'nın, tarım arazisi, maden vs. gelir kaynaklarından vergi toplama işini peşin nakit para karşılığı belli bir süreliğine devrettiği kişiler. İltizamcı, Kesenekçi
Name (Nağme) : Belli kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi. Ezgi
Nara yanmak : Bir kimse yüzünden büyük zarara uğramak
Nasturiler : Asuriler olarak da bilinen ve Hz.İsa'nın kendisine kitabın indiği yaşa kadar insan olduğu, sonrasında ise tanrı özellikleri kazandığı görüşüne sahip Süryani topluluğu
Neden sonra : Aradan bir hayli zaman geçince
Niyaz eylemek : Yalvarmak
Palu : Elazığ'ın doğusunda yer alan bir ilçesi
Parlamento : Yasa, koyma, devlet bütçesi belirleme, hükümeti denetleme görevleri olan, üyeleri halk tarafından seçilen meclis
Paskalya : Hz. İsa'nın çarmıha gerildikten sonra 3. günde dirilişini anmak için her yıl Hristiyanlarca Nisan ayının bir Pazar günü kutlanan bayram
Pazen : Dokuması kalın, sık ve yumuşak, bir tür pamuklu bez
Rekolte : Mec. ~Nesil, jenerasyon
Salaş : Mec. Derme çatma, kötü görünümlü
Sarıcadam : Geçmişte ve günümüzde bu isimde bir köy yoktur; muhtemelen Siirt'in Pervani İlçesine bağlı Sarıdam köyünden kurgulanmıştır
Sebat : Sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi sonuna değin sürdürme
Sedefli : Midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert madde ile süslenmiş olan
Selamlık : Saray, köşk veya konaklarda erkeklere ayrılan bölüm
Sıraserviler : İstanbul'da Taksim Meydanı'ndan başlayıp İstiklal Cad.ne paralel olarak Galata Kulesi'ne doğru ilerleyen, üzerinde birçok işyerinin bulunduğu bir cadde
Sibe : Kürtçe "yarın" anlamına gelen kelime
Sofa : Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer
Statüko : Süregelen düzenin korunması durumu
Sundurma : Çevresi açık üstü kapalı yer
Sunturlu : Çok kötü, ağza alınmayacak (küfür)
Sünni : Hz.Muhammed'in ölümünden (632) sonra Hz.Ebubekir öncelikli olmak üzere 4 halifeyi kabul eden ve Hz.Muhammed'in yolundan gidenlerin oluşturduğu İslamiyet kolu
Süryani : Nuh peygamberin oğlu Sam'in soyundan geldiklerine inanan ve monofizit inanca (Hz.İsa'nın hem tanrı hem de insan oluşu) sahip Hristiyan topluluğu
Şii : Hz.Muhammed'in ölümünden (632) sonra damadı Hz.Ali'yi halife (dini ve siyasi lider) kabul edip diğer 3 halifeyi tanımayanların kurdukları İslamiyet kolu
Şose : Taş parçaları üzerine kum serilip silindir geçirilerek yapılan yol
Şoson : Kumaş veya ince deriden, çoğunlukla düz topuklu, ayağı bütünüyle saran ayakkabı
Tabu : Yasaklanarak korunan nesne, kelime, davranış
Talip Apaydın : 1926-2014 arası yaşamış, köyü, köylüyü ve sorunlarını dile getiren köy edebiyatı akımının temsilcilerinden Ankara'lı bir yazar
Tanzimat Fermanı : Osmanlı'da 1839'da Sultan Abdulmecit döneminde ilan edilen ve şeriatı kaldırıp hukuk devleti kurma, vatandaşların can ve mal güvenliği ile adaleti sağlama vs.amaçlar güden yazılı belge
Tarazlı : ~Pürüzlü
Taşra : Bir ülkenin başkenti ya da önemli şehirleri dışındaki yerleşimleri
Tavassut : Aracılık etme
Tebaa : Bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan kimse
Tehcir : Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme
Tevekkül : Tanrı’ya, yazgıya bırakma, yazgıya boyun eğme
Tını : Çıkan sesin diğer seslerden farklı özelliği
Toprak reformu : Çok geniş tarım arazisine sahip kişi/kurumlardan bu alanların alınıp çiftçiye verilmesini amaçlayan ve 1945 yılında çıkmış kanun.Meclisteki toprak ağaları sebebiyle kanun uygulanamamıştır
Trençkot : İçi astarlı yağmurluk
Uçarı : Kendini çeşitli eğlencelere vermiş kimse
Umarsız : Çaresiz
Vakur : Onurlu, ağırbaşlı
Varto : Muş'un kuzeyinde yer alan bir ilçesi
Vatanperver : Yurdunu, milletini büyük bir tutku ile seven, bu uğurda her türlü özveriye katlanan kimse
Yad : Anma
Yaltaklanma : Birine hoş görünmek için onursuzca davranma
Yuvmak : ~Yıkamak
Zahir : Kuşkusuz, elbette, şüphesiz