Lüzumsuz Adam
★☆☆☆☆
Yazar : Sait Faik Abasıyanık
Yayınevi : İş Bankası Kültür Yayınları
| 190'lık | : | ? (s.67) |
| Adil İzci | : | 1954 Niğde doğumlu, Ankara Üniversitesi Türk Edebiyatı mezunu öğretmen ve yazar |
| Adisababa | : | ? (s.65) |
| Aftos | : | Argoda "gönül eğlendirilen kimse" anlamında sözcük |
| Ahkam sürmek | : | ~Eleştirici bir biçimde değerlendirmek |
| Asar | : | Eserler |
| Avurt | : | Yanağın ağız boşluğuna gelen bölümü |
| Baframaden | : | Eski bir sigara markası |
| Bakla kırı | : | Koyu ve iri lekeli |
| Balena | : | Balen. Dik ve düzgün durması için gömlek yakası, sütyen ve korse gibi giyeceklerde kullanılan, plastik veya metalden yapılmış, esnek, yassı, dar, uzun çubuk |
| Bel | : | Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek |
| Benirlemek | : | Şaşkınlıkla karışık korku duymak, uykudan sıçrayarak korku ile uyanmak |
| Beyit | : | Anlam bakımından birbirine bağlı iki mısradan oluşmuş şiir parçası |
| Bezik | : | 9'dan küçük kağıtların çıkarıldığı 4 adet iskambil destesi (96 kağıt) ile oynanan, 3000 puan alanın oyunu kazandığı, ismini maça kızı ve karo valesi çiftinden alan iskambil oyunu |
| Bobstil | : | 1940'lı yıllara damga vuran züppece giyim tarzını ve bu giyim tarzını benimseyen tipleri karşılayan ifade |
| Bora | : | Genellikle arkasından yağmur getiren sert rüzgâr |
| Bostan | : | Sebze ya da kavun, karpuz yetiştirilen tarla |
| Burç,-rcu | : | Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı |
| Cimdallı | : | İç Anadolu yöresine ait bir türkünün adı olup düğün vb. organizasyonlarda kadınların oynadığı hareketli bir oyundur |
| Civcivli | : | Mec. Gürültüsü patırtısı çok olan |
| Çelebi | : | Görgülü, terbiyeli, olgun kimse |
| Çergi | : | ~Çadırda yaşayan göçebe |
| Çile | : | İpek, yün, pamuk vb. her türlü iplik demeti |
| Çurçur | : | Eti pek sevilmeyen küçük bir deniz balığı |
| Dehliz | : | Üstü kapalı, dar ve uzun geçit |
| Derbeder | : | Yaşayışı ve davranışı düzensiz kimse |
| Derebeyi | : | Ortaçağ siyasi düzeninde, topraklarında yaşayan köylüleri kendi malı sayan kişi. Tarım arazisi ile üzerinde yaşayanlar tek bir mal olarak görülürdü |
| Düvel | : | Devletler |
| Edisyon | : | Basım |
| Elem | : | Keder |
| Eşraf | : | Bir yerin zengin ve sözü geçen ileri gelenleri |
| Fecir | : | Tan kızıllığı |
| Fistan | : | Tek parça kadın giysisi |
| Frenk | : | Osmanlıların Avrupalı, özellikle Fransızlara verdiği ad |
| Fresque | : | Fresk (kireç suyunda eritilmiş madeni boyalarla resim yapma yöntemi) anlamına gelen Fransızca kelime |
| Fuzuli | : | Irak'lı, ~1480-1556 arası yaşamış, ölüm, toplum, yoksulluk, felsefe, tabiat konularını aşk teması etrafında çoşkun bir şekilde azeri türkçesiyle işlemiş şair Mehmed Bin Süleyman |
| Gedikli | : | Bir yere sürekli olarak giden kimse. Müdavim |
| Güvem rengi | : | Mor renk |
| Hanende | : | Şarkıcı |
| Hayızdan nifastan kesilmek | : | ~Yavrulayamacak yaşa gelmek |
| Hereke | : | 10x10 cm.kare desenli, kırışmaz, keten dokulu bir kumaş türü |
| Hergele | : | Terbiyesiz, görgüsüz kimse |
| Heyula | : | Korkunç hayal |
| Hulya | : | Tatlı düş, hayal |
| Hüseyin Avni | : | ? (s.93) |
| Irıp | : | Bir tür büyük balık ağı. Iğrıp |
| İçerlemek | : | İçin için öfkelenmek 2)Kırılmak, alınmak |
| İmbik | : | Bazı maddeleri ya da karışımları ayrıştırmaya yarayan araç |
| İnhisar | : | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. Tekel |
| İskandil | : | Denizin derinliğini ölçmek için kullanılan alet |
| İskarpin | : | Topuklu bir tür ayakkabı |
| İsterik | : | ~Çırpınan |
| İşgüzar | : | Gereği yokken, genellikle kendini göstermek için işe karışan kimse |
| İtiyat | : | Alışkanlık |
| Kabil | : | Mümkün, olabilir |
| Kameriye | : | Yazın bahçelerde oturmak için yapılmış, üstü yeşillik kaplı alan |
| Kamusu Fransevi | : | 1850-1904 arası yaşamış Arnavut asıllı Osmanlı yazarı, ansiklopedist ve sözlükçü Şemsettin Sami tarafından hazırlanmış Fransızca'dan Türkçe'ye, resimli ansiklopedik sözlük |
| Kancık | : | Mec. Dönek, güvenilmez, kalleş kimse |
| Kapılanmak | : | Bir işe girmek |
| Kapuçina | : | Kapuçino. İtalyan kahve türü olan Espresso'nun sıcak süt ile kaynatılması ile yapılan kahve türü |
| Kasap | : | Örnek video için tıklayın |
| Katip | : | Haberleşme ve yazışmadan sorumlu görevli |
| Kaytan bıyık | : | İnce ve uzun bıyık |
| Kitabı Mukaddes | : | Tevrat, Zebur (Eski Ahit) ve İncil'i (Yeni Ahit) barındıran kutsal kitap |
| Kolancı | : | Akıntıya karşı kayığı iple karaya çeken kimse. Yedekçi |
| Kolyoz | : | Uskumrugillerden, uzunluğu 30-35 santimetre olan, Akdeniz ve Karadeniz'de yaşayan bir tür balık |
| Kraço (Kraça) | : | İstavrit balığının küçüğü |
| Krep | : | Çok bükümlü iplikle dokunmuş bir tür ince kumaş |
| Küfeci | : | Ağaç dallarından örülen kaba ve dayanıklı sepet olan küfe ile sırtında öteberi taşıyan kimse |
| La Cenee | : | Leonard de Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" anlamındaki resminin adı |
| Lakerda | : | Palamut benzeri balıkların dilimlenip tuzlanması ile yapılan yemek |
| Lal rengi | : | Parlak kırmızı renk |
| Lepiska | : | ~Sarı renk, uzun ve düz saç, sakal |
| Levanten | : | Özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan Hristiyanlara verilen ad |
| Levent | : | Mec. Boylu boslu, iri yapılı, güçlü kuvvetli, yakışıklı kimse |
| Lop | : | Yumuşak, yuvarlak ve irice |
| Madrabaz | : | Mec. Hile yapan kimse |
| Mahdum | : | Oğul |
| Mantar | : | Balık ağlarını su yüzünde tutmaya veya olta sarmaya yarayan mantar parçası |
| Mariya Magdalena | : | ? (s.64) |
| Mavna | : | Gemilere ve yakın kıyılara yük taşıyan, güvertesiz, büyük tekne |
| Meşin | : | Çeşitli işlemlerden geçirilip kullanılır hale getirilmiş koyun derisi |
| Muharrir | : | Yazar |
| Muhayyel | : | Hayal gücüyle yaratılan, hayal edilen |
| Müsbet (Müspet) | : | Yararlı, olumlu |
| Müstesna | : | Kural dışı, dışında, hariç |
| Müşfik | : | Sevecen |
| Müvezzi | : | Dağıtıcı |
| Nefti | : | Siyaha yakın koyu yeşil renk |
| Olmaz ilaç sine-i sadpareme | : | Sine-i sadpare, "paramparça olmuş kalp" anlamındadır. Şarkıyı dinlemek için tıklayın |
| Origan | : | Türkçe'de kekik anlamına gelen kelime. Fesleğen, biberiye, mercanköşk, adaçayı da bu bitki familyasındandır |
| Ortodoks | : | Genellikle Doğu Avrupa ülkelerinde yaygın olan ve Katoliklerden 11.yy.da ayrılmış 3.büyük Hristiyanlık kolu. İsa'nın hem tanrı hem de insan olduğuna inanılır |
| Oyluk (Uyluk) | : | Kalçadan dize kadar olan bacak bölümü |
| Palacı | : | ? (s.49) |
| Pazen | : | Dokuması kalın, sık ve yumuşak bir tür pamuklu bez |
| Podösüet | : | Yumuşak, yüzü ince tüylü bir deri türü. Süet |
| Potur | : | Araka tarafında pileleri olan, bacakları dar bir pantolon türü |
| Rejisör | : | Yönetmen |
| Rençber (Rençper) | : | Tarla, bağ, bahçe, yapı ve toprak işlerinde ağır işleri gören gündelikçi |
| Rıhtım | : | Akarsu veya deniz kıyısı doldurularak yapılan ve gemilerin yanaşabileceği yer |
| S.Kudret Aksal | : | 1920-1993 arası yaşamış İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu şair, senarist ve yazar |
| Sadakor | : | Düz dokunmuş, açık saman renginde bir tür ipek kumaş |
| Ser | : | Sera |
| Sesa | : | ? (s.2) |
| Setre | : | Düz yakalı, önü ilikli bir tür ceket |
| Sof | : | Bir çeşit sertçe, ince yünlü kumaş |
| Sofa | : | Oda kapılarının açıldığı genişçe yer |
| Sular | : | ? (s.20) |
| Şarlo | : | 1889-1977 arası yaşamış, Yarattığı "Şarlo" karakteri ile özdeşleşmiş İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu, yazar, film müziği bestecisi, kurgucu ve komedyen Charlie Chaplin |
| Şayak | : | Kaba dokunmuş, dayanıklı bir çeşit yün kumaş |
| Şebboy | : | Görseller |
| Şehla | : | Kusurlu sayılmayacak kadar hafif şaşı göz |
| Tahayyül etmek | : | Hayal etmek |
| Taksim | : | Klasik Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının doğaçlama yöntemiyle yaptığı müzik |
| Taraça | : | Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekli. Teras |
| Tasavvur | : | Göz önüne getirme, hayal etme |
| Taşlık | : | Evin taşla döşenmiş avlusu |
| Taşra | : | Bir ülkenin başkenti ya da önemli şehirleri dışındaki yerleşimleri |
| Tatula | : | Patlıcangillerden, çiçekleri beyaz veya mor renkte, meyveleri dikenli, hekimlikte kasların kasılmasını gidermek üzere kullanılan bir yıllık ve otsu bir bitki. Şeytan elması, boru çiçeği |
| Tavsamak | : | Gücünü, hızını kaybetmek, gevşemek |
| Terakki | : | İlerleme, gelişme |
| Trençkot | : | İçi astarlı yağmurluk |
| Tuvalet ispirtosu | : | Hekimlikte, temizlik amacıyla kullanılan binde 966'sı saf, geri kalanı su olan ispirto |
| Tümce | : | Cümle |
| Tünel | : | İstanbul'da 1875'de hizmete giren ve Karaköy ile Beyoğlu arasındaki %24 eğime sahip Yüksekkaldırım yokuşunu yer altından 573 m.lik raylı bir hat ile geçen füniküler hattı |
| Us | : | Akıl |
| Varlık | : | 1933'te Yaşar Nabi Nayır (1908-1981, şair, yazar, yayıncı) tarafından yayımlanmaya başlanan aylık sanat ve edebiyat dergisi |
| Vıy | : | "Evet" anlamına gelen Fransızca "Oui" kelimesinin Türkçe okunuşu |
| Voli | : | Denizlerde ve iç sularda su ürünleri avlanmasına elverişli, kıyıya bitişik ve sınırları belli su alanları |
| Wagner | : | 1813-1883 arası yaşamış Alman opera bestecisi, tiyatro direktörü, müzik teorisyeni ve yazarı Richard Wagner |
| Yakamoz | : | Balık, kürek veya rüzgar etkisi sonucu deniz yüzeyinin kımıldanmasıyla oluşan parıltı |
| Yarma makinesi | : | Buğdayı dövülerek gelişigüzel kıran ve kabuğu çıkaran makine |
| Yük | : | Evlerde yatak, yorgan koymaya yarayan büyük dolap |
| Zabıt Katibi | : | Mahkeme, icra dairesi vb. kurumlarda yazı işlerine bakan memur |
