Değirmen
★★★☆☆
Yazar : Sabahattin Ali
Yayınevi : Parodi Yayınları
Aba | : | Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş |
Adam sende | : | Bir işin önemsenmediğini anlatmak için söylenen bir söz |
Afili | : | Gösterişli |
Afsun | : | Büyü |
Ahenk yapmak | : | Çalgılı eğlence düzenlemek |
Ahval | : | Olaylar, durumlar |
Alamana | : | Balık avlamakta veya yük taşımakta kullanılan, tek veya iki direkli ve açık güverteli, büyük kayık |
Aristoteles | : | Platon'un öğrencisi, Aristo olarak bilinen, MÖ 384-322 arası yaşamış, fizik, biyoloji, astronomi, etik, psikoloji, siyaset alanlarında eserleri olan Yunan filozof |
Atlas | : | Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş |
Atsız Mecmua | : | İlk sayısı Mayıs 1931'de Hüseyin N.Atsız tarafından çıkarılan, tarih, kültür, Türk edebiyatı ve milliyetçiliği konularını işleyen, 1,5 sene yayınlanmış aylık bir dergi |
Avdet | : | Geri dönme |
Âyan | : | İleri gelenler |
Aykırıseren | : | ? (s.26) |
Baltalık | : | Bir köyün odun gereksinimini sağlamasına izin verilen koruluk veya orman bölgesi |
Başıbozuk | : | Halktan toplanan eğitimsiz asker |
Bazan | : | Bazen |
Beatrice | : | Dante 9 yaşındayken 8 yaşındaki Beatrice'i görüp aşık olur ve tüm hayatı derinden etkilenir. Beatrice durumdan habersizdir; başkasıyla evlenir ancak 25 yaşında ölür. Beatrice'in ölümünün ardından Dante ona kitaplarında yer vermiştir. |
Bedbinlik | : | Kötümserlik |
Beşer | : | İnsan |
Beyaz alevli inci salkımı | : | ? (s.27) |
Buda | : | MÖ. 563-483 arası Hindistan'da yaşadığı tahmin edilen, Budizm'in kurucusu ruhani öğretmen Sidarta Gautama |
Byron | : | 1788-1824 arası yaşamış İngiliz şair, devrimci, gezgin George Gordon Byron |
Cazbant | : | Caz müziği çalan orkestra |
Cenk | : | Kahramanca mücadele, savaş |
Cırnık | : | Genellikle balıkçıların kullandığı, iki ucu eğri, küçük kayık |
Çarliston | : | Birinci Dünya Savaşı'ndan (1914-1918) sonra Avrupa'da yaygınlaşan bir dans türü. İzlemek için tıklayın |
Çergi | : | ~Göçebe çadırı ahalisi |
Çeşmiçerez | : | İçli dışlı olmak |
Çift sürmek | : | Saban, pulluk kullanarak toprağı ekilebilir duruma getirmek |
Çuha | : | Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş |
Çukura gitmek | : | Aşırı yorgunluktan göz çevresi kararmak veya çökmek |
Dante | : | 1265-1321 arası yaşamış, en bilinen eseri ahirete yapılan yolculuğu anlattığı "İlahi Komedya" (3 cilt: Cehennem, Araf ve Cennet) kitabı olan İtalyan ozan ve siyasetçi |
Darülfünun | : | Üniversite |
Dimağ | : | Zihin, beyin |
Dirayet | : | Zeka 2) Beceriklilik |
Duetto | : | Bir kadın ve bir erkek sesin sözleri dönüşümlü olarak okudukları hafif müzik parçası |
Edgar Allan Poe | : | 1809-1849 arası yaşamış Amerikalı şair, yazar, editör ve edebiyat eleştirmeni. Çoğunlukla şiir ve kısa öykü yazmıştır |
Eflatun | : | MÖ. ~427-347 arası yaşamış, batının ilk yüksek öğretim kurumu Atina Akademisi'nin kurucusu, Sokrates'in öğrencisi Yunan filozof Platon'un esas adı Aristokles, İslam alemindeki adı ise Eflatun'dur |
Efrat, -dı | : | Bireyler, fertler |
Elem | : | Acı, üzüntü, dert, keder |
Encam | : | Son, işin sonu |
Epikür | : | MÖ. 341-270 arası yaşamış, hayatın tek amacının mutluluk olduğunu, bunun için öğrenme, ölçülü yaşama ve dostluğun yeterli olacağını savunan Yunan filozof |
Erguvan | : | Eflatun ile kırmızı arası renk |
Eşraf | : | Bir yerin zenginleri, sözü geçenler |
ETA Hoffmann | : | 1776-1822 arası yaşamış Alman besteci, müzik eleştirmeni, fantezi ve korku hikâyeleri yazarı, çizer ve karikatürist Ernst Theodor Amadeus Hoffmann |
Filinta | : | Namlusu kısa, kurşun atan bir tür küçük tüfek |
Firdevsi | : | 940-1020 arası yaşamış, tüm İran destanlarını bir araya toplayarak modern Farsça'nın temellerini oluşturan Şehname'nin yazarı İranlı şair |
Firuze | : | Küpe ve yüzük taşı gibi süslemede kullanılan, mavi renkli, şeffaf olmayan değerli bir mineral. Görseli |
Fundalık | : | Birçok çalı ve ağaççıkla kaplanmış alan |
Fuzuli | : | Irak'lı, ~1480-1556 arası yaşamış, ölüm, toplum, yoksulluk, felsefe, tabiat konularını aşk teması etrafında çoşkun bir şekilde azeri türkçesiyle işlemiş şair Mehmed Bin Süleyman |
Füyuzatı Osmaniye | : | Siyasi ve askeri okullara öğrenci yetiştirme amacı güden eski bir özel okul |
Galebe | : | Galibiyet, üstünlük |
Garbi | : | ~Batı |
Gıpta | : | İmrenme |
Gidi | : | Ahlaksız, terbiyesiz |
Gocuk | : | İçi kürk, pelüş vb.nden yapılan kalın ceket |
Goethe | : | 1749-1832 arası yaşamış, doğa bilimi ve siyaset ile de uğraşmış, Alman edebiyatının önde gelen yazarlarından Johann Wolfgang von Goethe |
Gut | : | Kanda ürik asit seviyesinin artması sebebiyle özellikle ayak eklemlerinde ve baş parmağında ağrı, şişlikle kendini belli eden iltihabi rahatsızlık. Damla hastalığı |
Guy de Maupassant | : | 1850-1893 arası yaşamış Fransız roman ve öykü yazarı |
Habis | : | Kötü, alçak, soysuz kimse |
Hafsala | : | Mec. Zihnin bir şeyi anlama yetisi |
Harman | : | Biçildikten sonra tahıl demetlerinden sap ve tanelerin ayırma işinin yapıldığı yer |
Harmani | : | Bütün vücudu saran, kolsuz ve bazen kukuletalı bir tür üst giysisi. Pelerin |
Hasım | : | Düşman |
Hayâ | : | Utanma duygusu, utanç |
Heinrich von Kleist | : | 1777-1811 arası yaşamış Alman şair, tiyatro oyunu, öykü, hikâye yazarı |
Heyhat | : | Yazık, ne yazık anlamında söz |
Hezaren | : | İnce ve kaliteli bir tür tropik kamış. Bambu ! |
Hikmet ehli | : | ? (s.27) |
Hodbinlik | : | Bencillik |
Homeros | : | Truva savaşını konu alan İlyada ve Odessa destanlarının yazarı olduğu düşünülen antik Yunan şairi ve yazar |
Horatius | : | MÖ. 65-8 arası yaşamış Roma'lı şair Quintus Horatius Flaccus |
Hülasa | : | Kısaca, özetle |
Hülyalı | : | İnsanı hayal kurmaya sürükleyen |
İbni Rüşd | : | 1126-1198 arası yaşamış, Aristo'nun eserlerini Avrupa'ya tanıtmış, ilahiyat, felsefe, matematik, tıp alanlarında eserleri olan Endülüs'lü (bugün Portekiz ve İspanya'nın yer aldığı İber yarımadası) filozof |
İçtima | : | Toplantı |
İnkisar | : | ~Gönlü kırılma |
İnzibat | : | Disiplin, sıkı düzen |
İptidai mektep | : | İlkokul |
İrticaim | : | ? (s.90) |
İskarpin | : | Topuklu bir tür ayakkabı |
İstihfaf | : | Küçümseme, hor görme, hafifseme |
İstihza | : | Gizli, üstü kapalı biçimde alay |
İstintak | : | Sorguya çekme |
İşgüzarlık | : | Gereği yokken, genellikle kendini göstermek için işe karışma durumu |
İşkodra | : | Yunanistan'ın kuzeybatısındaki komşusu olan Arnavutluk'un kuzeyinde yer alan İşkodra gölü kenarında bir şehir. Balkan Savaşları neticesinde 1913'de Osmanlı'dan Arnavutluk'a bırakıldı |
İtidal, -li | : | Aşırı olmama durumu, ılımlılık, ölçülülük |
İtiyat | : | Alışkanlık |
İvan Turgenyev | : | 1818-1883 arası yaşamış, günümüzde en çok "Babalar ve Oğullar" romanı ile bilinen Rus şair, yazar, oyun yazarı, çevirmen |
Jest | : | Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket |
Kabil | : | Olabilir, mümkün |
Kalyon | : | Yelkenle ve kürekle yol alan savaş gemilerinin en büyüğü |
Kamil ölmez | : | ? (s.25) |
Kanına yürümek | : | ~Çok sinirlenmek, birine zarar vermek istemek |
Kanto | : | Doğaçlama tiyatrolarında oyundan önce genellikle kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ederek yaptığı gösteri |
Karl Albert | : | Carl Ebert'in ismi hatalı yazılmıştır. 1887-1980 arası yaşamış Alman tiyatro ve opera yönetmeni, oyuncusu, eğitmen. 1940-49 arası Türkiye'de Devlet Tiyatroları G.Müd.lüğünde görev yapmıştır |
Kasavet | : | Üzülme, kaygılanma |
Kaside | : | 15-99 beyitten (şiirin anlam bakımından birbirine bağlı iki mısrası (satırı)) oluşan, beyitlerin 2.dizeleri en baştaki beyit ile kafiyeli olan ve genellikle din ya da devlet büyükleri övmek amacıyla yazılan şiir türü |
Katip | : | Özel veya kamu kuruluşlarında haberleşme ve yazışmadan sorumlu kimse |
Kavilleşme | : | Sözleşmek, söz birliği etmek, anlaşmak |
Keş peyniri | : | Süzme yoğurdun kurutulması ile yapılan tuzlu, lezzetli ve bozulmaksızın uzun süre dayanan bir peynir türü |
Ketum | : | Mec.~Anlaşılmaz |
Kıyafet | : | ~Dış görünüş |
Kile | : | Eskiden kullanılan ~37 dm3 lük bir tahıl ölçeği |
Kirişi kırmak | : | Kaçıp gitmek |
Konfeti | : | Düğün, balo vb. eğlencelerde, spor karşılaşmalarında serpilen, küçük yuvarlak pul biçiminde kesilmiş renkli kâğıt parçaları |
Kopuk | : | Mec. Toplum kurallarına aldırmayan erkek, işsiz güçsüz, serseri |
Koru | : | Bakımlı küçük orman |
Kumpanya | : | Tiyatro topluluğu |
Kuvaretto | : | Dörtlü ses veya çalgılarla oluşturulan müzik |
Küpeşte | : | Gemilerde güvertenin kenarında bulunan korkuluklara verilen ad |
Lahur | : | Pakistan'ın Lahor şehrine özgü, ince ve yünlü bir şal türü |
Lüks lambası | : | Türkiye'de 20.yy.ın başında gaz yağı ile çalışan seyyar masaüstü lambaların 1960'lardan sonra yakıt olarak piknik tüpü kullanan modelleri geliştirilmiştir. Görseli |
Mabut, -du | : | Kendisine tapılan varlık |
Mağrur | : | Kendini beğenmiş |
Mahmur | : | Gözün dalgın bakışı |
Mahut | : | Bilinen, adı geçen, sözü geçen |
Maksim Gorki | : | 1868-1936 arası yaşamış, günümüzde en çok "Ana" romanı ile bilinen Rus yazar Aleksey Maksimoviç Peşkov |
Maktul | : | Öldürülmüş, öldürülen |
Malik | : | Sahip |
Mamure | : | İnsanların yaşamına uygun hale gelmesi için üzerinde çalışılmış yer |
Manastır&Ohri | : | Günümüzde Yunanistan'ın kuzeyindeki komşu ülkesi Kuzey Makedonya'nın 2.büyük şehri olan Manastır ve 70 km. batısındaki Ohri Gölü kenarındaki Ohri şehri Balkan Savaşları ile 1912'de Osmanlı idaresinden çıkmıştır |
Mariz çıkarmak | : | ~Kavga çıkarmak |
Maşlah | : | ~Pelerin |
Mavzer | : | Dakikada 6 mermi atabilen askeri bir tüfek türü |
Mebus | : | Milletvekili |
Mecra | : | Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer |
Meczup | : | Aklını yitirmiş kimse, deli |
Melil melil | : | Elinden bir şey gelmeyerek üzgün biçimde |
Melon şapka | : | Yuvarlak ve bombeli şapka. Görseli |
Memur | : | Yükümlü, bir şeyi yapma zorunluluğu olan |
Meram | : | İstek |
Mercan | : | ~Kırmızı renk |
Mesame | : | Gözenek |
Meşin | : | İşlenmiş koyun derisi |
Meyus | : | Üzgün |
Miralay | : | Albay |
Monolog | : | Bir kimsenin kendi kendine yaptığı konuşma |
Muallim | : | Öğretmen |
Muayyen | : | Belirli |
Mugayiri ar | : | ~Utanmaz |
Muğlak | : | Anlaşılması güç, basit olmayan |
Muharrir | : | Yazar |
Muhayyile | : | Hayal gücü |
Mukabele | : | Karşılık verme |
Mukadder | : | Yazgıda var olan, alında yazılı olan |
Mukavemet | : | Karşı koyma, direnme |
Muvafık | : | Uygun |
Muvazene | : | Denge |
Mübahase | : | Bir konu hakkında iki veya daha çok kişinin karşılıklı konuşması |
Müddeiumumi | : | Kamu hakları ve hukukunu yerine getirmek için devlet adına veya yararına davalar açan kimse. Savcı |
Müderris | : | Ders veren profesör |
Müfrit | : | Aşırı, abartılı |
Mükellef | : | Eksiksiz, özenli bir biçimde yapılmış |
Mülkiyeli | : | Siyasal bilgiler okulu öğrencisi veya bu okulu bitirmiş kişi |
Münevver | : | Aydın |
Mütekait | : | Emekli |
Müzekkere | : | Mal varlığı tespiti vs. adli işlerde makamlar arası yazılan yazı |
Nadan | : | Bilgisiz, cahil 2) mec. Kötü |
Nahvet | : | Kendini büyük görme, kibir, gurur |
Nara yakmak | : | Ağır zarar vermek |
Nazariye | : | Sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü. Teori |
Nebat | : | Bitki |
Nedamet | : | Pişmanlık |
Nefer | : | Rütbesiz asker |
Netameli | : | Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan |
Nevi | : | ~Tür, çeşit ! |
Nizamname | : | Herhangi bir kurumun uygulayacağı hükümleri sırasıyla gösteren maddelerin hepsi. Tüzük |
Nükte | : | İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz. Espri |
Oksijenli saç | : | Oksijenli su ile rengi açılmış saç |
Opal | : | İşlenmiş hali camsı, parlak ve ısı ile değişebilen parıltılı renkler barındıran yarı değerli bir taş. Görseli |
Pazen | : | Dokuması kalın, sık ve yumuşak, bir tür pamuklu bez |
Priyamus | : | Yunan mitolojisinde Truva Savaşı sırasında Truva şehrinin yaşlı ve son kralı |
Rabıtasız | : | İlgisiz, tutarlı olmayan |
Rakkas | : | Ağırlığı sebebiyle salınım yapan hareketli cisim. Sarkaç |
Resimli Ay | : | İlk Türk kadın gazeteci Sabiha Sertel ve eşi Zekeriya Sertel tarafından 1924-1931 arası yayımlanmış aylık edebiyat ve magazin dergisi |
Rical | : | Yüksek makamlardaki devlet adamları |
Rikkat | : | İncelik, naziklik |
Riya | : | İkiyüzlülük |
Rüstem | : | İran mitolojisine göre İran halkı (Pers) için savaşlarda büyük kahramanlık, güçlülük ve yiğitlik göstermiş karakter. Namıdiğer Zaloğlu Rüstem |
Sahife | : | Sayfa |
Sanatkârane | : | Sanatçıya yakışır ustalık ve maharet |
Sarih | : | Açık, kolay anlaşılır |
Sebat | : | Bir işi kararlılıkla sonuna değin sürdürme |
Seciye | : | Huy, karakter |
Selamet | : | Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvende olma durumu, kurtuluş |
Sukut etmek | : | Düşmek, kötü yola girmek |
Süflilik | : | Aşağı, bayağı, adi olma durumu |
Süleyman | : | (Kurtarılamayan Şaheser) 1494'de doğmuş, 1520'den öldüğü 1566'ya dek 46 yıl Osmanlı padişahlığı yapmış Kanuni Sultan Süleyman'ın kastedildiği kanaatindeyim |
Süvari | : | Atlı asker |
Şayanı ayret | : | Şaşılacak, hayret edilecek nitelikte olan |
Şose | : | Taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol |
Tahakküm | : | Baskı, zorbalık |
Tahayyül etmek | : | Hayal etmek |
Tahkir | : | Aşağılama, onur kırma |
Tahrirat | : | Resmî bir daire tarafından yazılan yazılar ve mektuplar |
Taka | : | Doğu Karadeniz bölgesine özgü yelkenli, küçük bir tür kıyı teknesi |
Taksim olmak | : | Bölünmek |
Tasavvur etmek | : | Zihinde canlandırmak |
Tavla | : | At ahırı |
Tayın | : | Asker gıdası |
Tecelli | : | Belirme, görünme, ortaya çıkma |
Tecessüs | : | Merakını gidermeye çalışma, görme, anlama merakı |
Tefrika etmek | : | Gazete veya dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan yazı dizisi |
Telakki | : | Anlayış |
Tenasüp, -bü | : | "Aşağılık bir tenasüp" ifadesiyle, vücudun bölümleri arasındaki uyumsuzluk, orantısızlığın kastedildiği kanaatindeyim |
Terennüm | : | Mec. Anlatmak, ifade etmek |
Tetik | : | Dikkatli, uyanık |
Tevkifhane | : | Cezası mahkemece kesinleştirilmemiş şüphelilerin tutulduğu yer. Tutukevi |
Teza | : | ~Zıtlık, çelişki |
Thomas Mann | : | 1875-1955 arası yaşamış Alman roman yazarı, toplumsal ve siyasi eleştirmen |
Tiran | : | Mec. Acımasız, gaddar |
Torum | : | Deve yavrusu |
Tuluatçı | : | Doğaçlama (yazılı metni olmayan, sahnede oyuncular tarafından anlık karar verilip oynanan) gösteri yapan |
Uçarı | : | Kendini çeşitli eğlencelere vermiş kimse |
Uğrulamak | : | Çalmak |
Umumhane | : | Genelev |
Velev | : | Hatta |
Vergilius | : | MÖ. 70-19 arası yaşamış, Roma imparatorluğuna dair kahramanlık destanı Aeneis'i yazmış Roma'lı şair Publius Vergilius Maro |
Vuzuh | : | Açık olma durumu, açıklık |
Yağız | : | Esmer |
Yamçı | : | Bir yüzü uzun tüylü, kalın yünden dokunarak yapılmış yağmurluk |
Yaşmak | : | Gözleri açık bırakacak şekilde baş, yüz ve ağzı kapatan örtü |
Yaylı | : | Atla çekilen, üstü ve yanları kapalı, dört tekerlekli, altı yaylı binek aracı |
Yeis | : | Umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü |
Yıvışık | : | İçten olmayan, yapmacık |
Zabit | : | Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker |
Zebercet | : | Camsı parlaklıkta olup sarı, açık yeşil gibi renklerde olabilen, süs eşyası yapımında kullanılan yarı değerli bir mineral taş |
Zelil etmek | : | Aşağılamak |
Zifaf | : | Mec.~Baş başa kalıp içli dışlı olmak |
Ziyade | : | Çok, daha çok, daha fazla |